Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT

GAÜ Akademisyeni Prof. Dr. Erdem: Yanan arazinin yeniden ağaçlandırılması garanti altına alınmalı

GÜNCEL 29.06.2022 - 13:39, Güncelleme: 29.08.2022 - 13:21
 

GAÜ Akademisyeni Prof. Dr. Erdem: Yanan arazinin yeniden ağaçlandırılması garanti altına alınmalı

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Günhan Erdem, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde başlayan ve 5 gün süren orman yangınının ardından neler yapılması gerektiğini açıkladı.  “Geçimini orman ürünlerinden sağlayan insanlar ve onların bakmakla mükellef olduğu aileler de yok olan bu ekosistem nedeniyle zarar görüyor”  20 Haziran Pazartesi günü Mersinlik mevkiinde başlayıp yapılan tüm müdahalelere rağmen şiddetli rüzgârın da etkisiyle kontrol altına alınamayan orman yangını, yaklaşık 35 km2 dolayında bir alanı tahrip ettikten sonra 24 Haziran’ı 25 Haziran’a bağlayan gece başlayan sağanak yağmur sayesinde söndü. Ardında da küle dönmüş bir arazi bıraktı. Orman yalnızca ağaçlardan oluşan bir unsur değildir. Birbiriyle etkileşim dâhilinde yaşayan yüzlerce bitki ve hayvan türünü barındıran büyük bir ekosistemdir. Bu ekosistem uzun yıllar içerisinde oluşarak bir dengeye varır ve bu denge de oldukça hassas olduğundan korunması son derece gerekli olan bir değer taşımaktadır. Haliyle orman yangını yalnızca ağaçları yok etmekle kalmaz oluşumu onlarca yıl süren bu zengin ekosistemi de ortadan kaldırır. Bunun bir de insana dokunan tarafı var elbette. Geçimini orman ürünlerinden sağlayan insanlar ve onların bakmakla mükellef olduğu aileler de yok olan bu ekosistem nedeniyle zarar görüyor; gelecek planları değişiyor; belki de farklı yerlere göç etmek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle ormanlar dikkat ve özenle korunması gereken bir ulusal servet niteliğine sahiptir.  Ancak ne yazık ki, bazen doğal nedenlerle, bazen doğrudan kasıtlı olarak, çoğu zaman da insan ihmali yüzünden her yıl birkaç kez bu felaketlere maruz kalıyor ve ulusal servetimiz olan ormanlarımızın tahrip edilip yok olmasını üzülerek izliyoruz. Sonrasında ise içimizi bir kaygı kaplıyor “bundan sonra ne olacak?” diye. Çünkü Dünya üzerinde bu tür orman yangınları sonrasında yok olan orman arazilerinin farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığına dair birçok örneğe rastlamak mümkündür. Doğal olarak bu örnekler karşısında, ülke halkının son olarak kaybettiğimiz ormanın yeri için de bu tarz endişeler yaşaması gayet normal karşılanmalıdır. Bu kaygı ve endişeleri ortadan kaldırmak da ülke yönetiminden sorumlu olan hükümetin görevidir.   “Yanan arazinin yeniden ağaçlandırılması garanti altına alınmalı”  Öncelikle ilk olarak yapılması gereken, yanan arazinin yeniden ağaçlandırılmasının garanti altına almasıdır. Bu da Cumhuriyet Meclisi’nin yapacağı bir yasal düzenlemeyle mümkün olabilir. Bu yasal düzenlemeyle arazi SİT alanı kapsamına alınıp yapılaşmaya tamamen kapatılabilir, hatta Ulusal Park ilan edilerek daha geniş kapsamda ve kontrollü bir şekilde düzenlenerek koruma altına alınması sağlanabilir.  Bu şekilde koruma atına alınabilecek sahanın yeniden ağaçlandırma çalışmalarına hazır hale getirilmesi için temizlenmesi gerekecektir. Yanmış ağaç kalıntıları kaldırılmalı, içlerinde ekonomik olarak değerlendirilebilecek durumda olan kalıntılar varsa bunlar değerlendirilmelidir (yakıt malzemesi veya kâğıt yapımına sevk edilmesi gibi). Ayrıca arazi, yapılması planlanacak olan ağaçlandırma çalışmasına uygun hale getirilmelidir. Ağaçlandırma için uygun zamanın Şubat ve Mart ayları olduğu düşünülecek olursa bugünden itibaren yaklaşık 7 aylık bir süre vardır ve bu süre belirtilen çalışma için yeterli bir zaman dilimi oluşturmaktadır.  Bu süre zarfında yapılması gereken diğer bir işlem ise arazide yapılacak olan ağaçlandırma çalışmasının projelendirilmesidir. Yanan ormanın yerine nasıl bir orman inşa edileceği kararlaştırılmalıdır. Dikilecek ağaç türleri kararlaştırılmalı ve bunların yerleşim planları oluşturulmalıdır. Bu işlem, işin uzmanları tarafından, coğrafi ve biyolojik ölçütler esas alınarak bilimsel yöntemler doğrultusunda yapılmalıdır. Planlama yapılırken, yeniden inşa edilecek ormanın genel özellikleri, civarda yaşayan ve geçimini ormandan sağlayan köylülerin talepleri de dikkate alınarak belirlenmelidir.   “Çam türü iğne yapraklı ağaçlara oranla yangına karşı dirençli olan meşe gibi ağaçlar yerleştirilebilir”  Ağaçlandırma planı yapılırken göz önünde tutulması gereken önemli noktalardan biri de, ileride yaşanabilecek bir yangına karşı gereken önlemlerin plan aşamasında dikkate alınarak plana dâhil edilmesi gerekliliğidir. Örneğin özellikle ormanın ulaşım yollarına yakın olan kenar kısımlarına çam türü iğne yapraklı ağaçlara oranla yangına karşı daha dirençli olan meşe gibi ağaçlar yerleştirilebilir. Böylelikle yoldan geçen araçlardan atılabilecek ve yangına neden olabilecek, sigara izmariti, şişe, içinde su olan pet şişeler gibi etkenlere karşı önemli ölçüde korunma sağlanmış olur. Yine benzer şekilde mesire ve piknik alanları şeklinde kullanabilecek alanların da bu tarz ağaçlarla donatılması, çam türü iğne yapraklı ve yangına hassas ağaç türlerinin daha ziyade ormanın insan eli değmesi zor olan iç kesimlerine konuşlandırılması yangına karşı alınabilecek önlemler arasında yer alabilir.    Ormanları parsellere ayırmak ve parseller arasında yangın şeritleri bırakmak da yine alınabilecek önlemlerden biridir. Bu sayede bir bölgede başlayan yangını bulunduğu parsel içerisinde tutmak mümkün olabileceği gibi bu şeritler yanan bölgeye karadan müdahale ekiplerinin kolaylıkla ulaşmasını da mümkün kılabilir. Orman sadece ağaçlardan oluşmaz, birçok farklı bitki ve hayvan türünün bir arada yaşadığı bir ekosistemdir. Haliyle yanan orman arazisi yeniden ağaçlandırılırken bunun hızla yeni bir ormana dönüşmesi için çevredeki benzer ormanlık alanlardan alınacak bitki ve hayvan örnekleriyle de aşılanması ve ekosistemin daha hızlı bir şekilde oluşması sağlanabilir. Son olarak, bundan böyle bu tarz felaketlerin bir daha yaşanmaması için, hayata kolaylıkla geçirilebilecek birkaç öneride bulunmak istiyorum.  “Bir ada ülkesi olduğumuzdan, orman yangınlarına müdahale için en uygun araç amfibi tarzda yangın söndürme uçaklarıdır”  Bir ada ülkesi olduğumuzdan, orman yangınlarına müdahale için en uygun araç amfibi tarzda yangın söndürme uçaklarıdır. Bu uçaklar hızlı, manevra kabiliyeti yüksek uçaklardır ve deniz yüzeyinde uçarken birkaç saniye içerisinde su haznelerini doldurabilmektedirler. Bu nedenle karadan ikmal yapmak zorunda olan ve air tractor olarak tabir edilen zirai ilaçlama uçaklarından devşirilen söndürme uçakları ile yavaş ve hantal olan söndürme helikopterlerine kıyasla adamız için çok daha uygundurlar. Toplamda 4 adet, gece görüş kabiliyetine de sahip amfibi tipte söndürme uçağı temin edilerek, iki tanesinin Geçitkale’ye 2 tanesinin de Pınarbaşı’na konuşlandırılması; bu uçakların 7/24 hizmet verebilecek şekilde de yeterli sayıda pilot ve bakım teknisyeni istihdam edilmesi sağlanabilirse adamızdaki ormanların korunması adına çok önemli bir adım atılmış olacaktır. Bununla birlikte mevcut ormanlarımızın bakımlarının yapılması; özellikle yol kenarlarının temiz tutularak kurumuş ot ve yapraklardan arındırılması; zaman içerisinde yangına karşı hassas noktaların dirençli ağaç türleri ile değiştirilmesi; gözetleme ve ihbar sistemlerinin revize edilerek daha güncel teknolojilerle donatılması da yangınlara karşı alınabilecek önlemler arasında sayılabilir. Yaşadığımız yangın felaketi nedeniyle ülkemize geçmiş olsun diyor, bir daha bu tarz felaketlerin tekrarlanmamasını diliyorum.  

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı ve Acil Yardım ve Afet Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Günhan Erdem, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde başlayan ve 5 gün süren orman yangınının ardından neler yapılması gerektiğini açıkladı. 

“Geçimini orman ürünlerinden sağlayan insanlar ve onların bakmakla mükellef olduğu aileler de yok olan bu ekosistem nedeniyle zarar görüyor” 

20 Haziran Pazartesi günü Mersinlik mevkiinde başlayıp yapılan tüm müdahalelere rağmen şiddetli rüzgârın da etkisiyle kontrol altına alınamayan orman yangını, yaklaşık 35 km2 dolayında bir alanı tahrip ettikten sonra 24 Haziran’ı 25 Haziran’a bağlayan gece başlayan sağanak yağmur sayesinde söndü. Ardında da küle dönmüş bir arazi bıraktı. Orman yalnızca ağaçlardan oluşan bir unsur değildir. Birbiriyle etkileşim dâhilinde yaşayan yüzlerce bitki ve hayvan türünü barındıran büyük bir ekosistemdir. Bu ekosistem uzun yıllar içerisinde oluşarak bir dengeye varır ve bu denge de oldukça hassas olduğundan korunması son derece gerekli olan bir değer taşımaktadır. Haliyle orman yangını yalnızca ağaçları yok etmekle kalmaz oluşumu onlarca yıl süren bu zengin ekosistemi de ortadan kaldırır. Bunun bir de insana dokunan tarafı var elbette. Geçimini orman ürünlerinden sağlayan insanlar ve onların bakmakla mükellef olduğu aileler de yok olan bu ekosistem nedeniyle zarar görüyor; gelecek planları değişiyor; belki de farklı yerlere göç etmek zorunda kalıyorlar. Bu nedenle ormanlar dikkat ve özenle korunması gereken bir ulusal servet niteliğine sahiptir.  Ancak ne yazık ki, bazen doğal nedenlerle, bazen doğrudan kasıtlı olarak, çoğu zaman da insan ihmali yüzünden her yıl birkaç kez bu felaketlere maruz kalıyor ve ulusal servetimiz olan ormanlarımızın tahrip edilip yok olmasını üzülerek izliyoruz. Sonrasında ise içimizi bir kaygı kaplıyor “bundan sonra ne olacak?” diye. Çünkü Dünya üzerinde bu tür orman yangınları sonrasında yok olan orman arazilerinin farklı amaçlar doğrultusunda kullanıldığına dair birçok örneğe rastlamak mümkündür. Doğal olarak bu örnekler karşısında, ülke halkının son olarak kaybettiğimiz ormanın yeri için de bu tarz endişeler yaşaması gayet normal karşılanmalıdır. Bu kaygı ve endişeleri ortadan kaldırmak da ülke yönetiminden sorumlu olan hükümetin görevidir.  

“Yanan arazinin yeniden ağaçlandırılması garanti altına alınmalı” 

Öncelikle ilk olarak yapılması gereken, yanan arazinin yeniden ağaçlandırılmasının garanti altına almasıdır. Bu da Cumhuriyet Meclisi’nin yapacağı bir yasal düzenlemeyle mümkün olabilir. Bu yasal düzenlemeyle arazi SİT alanı kapsamına alınıp yapılaşmaya tamamen kapatılabilir, hatta Ulusal Park ilan edilerek daha geniş kapsamda ve kontrollü bir şekilde düzenlenerek koruma altına alınması sağlanabilir. 

Bu şekilde koruma atına alınabilecek sahanın yeniden ağaçlandırma çalışmalarına hazır hale getirilmesi için temizlenmesi gerekecektir. Yanmış ağaç kalıntıları kaldırılmalı, içlerinde ekonomik olarak değerlendirilebilecek durumda olan kalıntılar varsa bunlar değerlendirilmelidir (yakıt malzemesi veya kâğıt yapımına sevk edilmesi gibi). Ayrıca arazi, yapılması planlanacak olan ağaçlandırma çalışmasına uygun hale getirilmelidir. Ağaçlandırma için uygun zamanın Şubat ve Mart ayları olduğu düşünülecek olursa bugünden itibaren yaklaşık 7 aylık bir süre vardır ve bu süre belirtilen çalışma için yeterli bir zaman dilimi oluşturmaktadır. 

Bu süre zarfında yapılması gereken diğer bir işlem ise arazide yapılacak olan ağaçlandırma çalışmasının projelendirilmesidir. Yanan ormanın yerine nasıl bir orman inşa edileceği kararlaştırılmalıdır. Dikilecek ağaç türleri kararlaştırılmalı ve bunların yerleşim planları oluşturulmalıdır. Bu işlem, işin uzmanları tarafından, coğrafi ve biyolojik ölçütler esas alınarak bilimsel yöntemler doğrultusunda yapılmalıdır. Planlama yapılırken, yeniden inşa edilecek ormanın genel özellikleri, civarda yaşayan ve geçimini ormandan sağlayan köylülerin talepleri de dikkate alınarak belirlenmelidir.  

“Çam türü iğne yapraklı ağaçlara oranla yangına karşı dirençli olan meşe gibi ağaçlar yerleştirilebilir” 

Ağaçlandırma planı yapılırken göz önünde tutulması gereken önemli noktalardan biri de, ileride yaşanabilecek bir yangına karşı gereken önlemlerin plan aşamasında dikkate alınarak plana dâhil edilmesi gerekliliğidir. Örneğin özellikle ormanın ulaşım yollarına yakın olan kenar kısımlarına çam türü iğne yapraklı ağaçlara oranla yangına karşı daha dirençli olan meşe gibi ağaçlar yerleştirilebilir. Böylelikle yoldan geçen araçlardan atılabilecek ve yangına neden olabilecek, sigara izmariti, şişe, içinde su olan pet şişeler gibi etkenlere karşı önemli ölçüde korunma sağlanmış olur. Yine benzer şekilde mesire ve piknik alanları şeklinde kullanabilecek alanların da bu tarz ağaçlarla donatılması, çam türü iğne yapraklı ve yangına hassas ağaç türlerinin daha ziyade ormanın insan eli değmesi zor olan iç kesimlerine konuşlandırılması yangına karşı alınabilecek önlemler arasında yer alabilir.   

Ormanları parsellere ayırmak ve parseller arasında yangın şeritleri bırakmak da yine alınabilecek önlemlerden biridir. Bu sayede bir bölgede başlayan yangını bulunduğu parsel içerisinde tutmak mümkün olabileceği gibi bu şeritler yanan bölgeye karadan müdahale ekiplerinin kolaylıkla ulaşmasını da mümkün kılabilir. Orman sadece ağaçlardan oluşmaz, birçok farklı bitki ve hayvan türünün bir arada yaşadığı bir ekosistemdir. Haliyle yanan orman arazisi yeniden ağaçlandırılırken bunun hızla yeni bir ormana dönüşmesi için çevredeki benzer ormanlık alanlardan alınacak bitki ve hayvan örnekleriyle de aşılanması ve ekosistemin daha hızlı bir şekilde oluşması sağlanabilir. Son olarak, bundan böyle bu tarz felaketlerin bir daha yaşanmaması için, hayata kolaylıkla geçirilebilecek birkaç öneride bulunmak istiyorum. 

“Bir ada ülkesi olduğumuzdan, orman yangınlarına müdahale için en uygun araç amfibi tarzda yangın söndürme uçaklarıdır” 

Bir ada ülkesi olduğumuzdan, orman yangınlarına müdahale için en uygun araç amfibi tarzda yangın söndürme uçaklarıdır. Bu uçaklar hızlı, manevra kabiliyeti yüksek uçaklardır ve deniz yüzeyinde uçarken birkaç saniye içerisinde su haznelerini doldurabilmektedirler. Bu nedenle karadan ikmal yapmak zorunda olan ve air tractor olarak tabir edilen zirai ilaçlama uçaklarından devşirilen söndürme uçakları ile yavaş ve hantal olan söndürme helikopterlerine kıyasla adamız için çok daha uygundurlar. Toplamda 4 adet, gece görüş kabiliyetine de sahip amfibi tipte söndürme uçağı temin edilerek, iki tanesinin Geçitkale’ye 2 tanesinin de Pınarbaşı’na konuşlandırılması; bu uçakların 7/24 hizmet verebilecek şekilde de yeterli sayıda pilot ve bakım teknisyeni istihdam edilmesi sağlanabilirse adamızdaki ormanların korunması adına çok önemli bir adım atılmış olacaktır. Bununla birlikte mevcut ormanlarımızın bakımlarının yapılması; özellikle yol kenarlarının temiz tutularak kurumuş ot ve yapraklardan arındırılması; zaman içerisinde yangına karşı hassas noktaların dirençli ağaç türleri ile değiştirilmesi; gözetleme ve ihbar sistemlerinin revize edilerek daha güncel teknolojilerle donatılması da yangınlara karşı alınabilecek önlemler arasında sayılabilir. Yaşadığımız yangın felaketi nedeniyle ülkemize geçmiş olsun diyor, bir daha bu tarz felaketlerin tekrarlanmamasını diliyorum.  

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.