Doğu Akdeniz’de devam eden enerji tartışmaları, büyük güçlerin enerji politikaları ve gelişmeler irdeleniyor
Doğu Akdeniz’de devam eden enerji tartışmaları, büyük güçlerin enerji politikaları ve gelişmeler irdeleniyor
Enerji’nin geleceği ve güncel jeopolitik gelişmeler bugün düzenlenen “Doğu Akdeniz Enerji Zirvesi”nde ele alınıyor.
Doğu Akdeniz’de devam eden enerji tartışmaları, bölgesel aktörlerle büyük güçlerin Doğu Akdeniz’deki enerji politikaları ve son dönemde İsrail-Filistin savaşı ile birlikte yaşanan gelişmelerin irdeleneceği zirve, KKTC’den Avrupa-Akdeniz Araştırmaları Merkezi (ASEMEDS) ile Tüm Bürokratlar ve İş İnsanları Federasyonu (TUMBİFED) işbirliğinde yapılıyor.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Mustafa Çağatay Konferans Salonunda saat 09.30’da başlayan zirveye Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hüseyin Çavuş, bazı milletvekilleri ve bürokratlar ile konuklar katıldı. Zirveye katılamayan TC Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu ise mesaj göndererek, zirvenin başarılı geçmesi dileğini iletti.
Saygı duruşu ve istiklal marşıyla başlayan zirve, TUMBİFED’in faaliyetlerinin gösterildiği bir tanıtım videosuyla devam etti. Ardından Tüm Bürokratlar ve İş İnsanları Konfederasyonu( TUMBİKON) Başkan Vekili Can Çobanoğlu sunuş konuşmasını yaptı. Sırasıyla TUMBİFED Başkanı Mehmet Hüsrev, ASEMEDS Başkanı Murat Tüzünkan, Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Turgay Deniz, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yaptığı açılış konuşmalarının ardından sempozyuma geçildi.
-Çobanoğlu: “Enerji paylaşımı tüm dünyada son derece kritik bir mesela haline geldi”
TUMBİKON Başkan Vekili Can Çobanoğlu konuşmasında, stratejik eko politik dengelerin bir birine geçtiği, jeostratejik ve jeopolitik kavramlarla kargaşa haline geldiği bir coğrafyanın göbeğinde olduklarını kaydetti ve Kıbrıs’ın Türk insanının mücadele ışığının simgesi olduğunu söyledi.
Enerji paylaşımının tüm dünyada son derece kritik hatta savaşlara neden olan ve daha sıkı bir mücadeleye neden olacak bir mesele haline gediğini ifade eden Çobanoğlu, bu konuda neler yapabileceklerini düşündüklerini ve bu zirveyi düzenlediklerini söyledi.
Zirve sonuç bildirgelerinin son derece yararlı olacağını ve bunları ilgili devlet birimlerine sunacaklarını ifade eden Çobanoğlu, Doğu Akdeniz’in henüz sonuçlanmamış raporlarına bakıldığında, Kıbrıs etrafındaki deltanın Mısır, İsrail ve İtalya deltalarından daha fazla rezerv barındıran bir delta olarak anlatıldığını söyledi. Çobanoğlu Suriye’nin açığında Rusya’nın “off shore” izinleri almasıyla bu bölgenin iyice hareketleneceğini belirtti ve KKTC ile Türkiye Cumhuriyetinin bu bölgenin önemli aktörü olacağını ifade etti. "KKTC ve TC’nin rızası olmadan hiç kimsenin bölgede adım atamayacağını" vurgulayan Çobanoğlu, hidrokarbon yataklarından doğacak zenginliği paylaşmak istediğini söyleyen sözde dünya büyüğü devletlerin ne yaptığını, ne yapmak istediğini bildiklerini belirtti. Çobanoğlu, bunlara geçit vermemek için iş birliğinin önemini ve aldıkları yolu iyi bilmeleri; iyi değerlendirmeler yapmaları gerektiğini kaydetti.
-Hüsrev: “Enerji kaynaklarıyla, yenilenebilir enerji sistemlerinin etkin kullanımı hayati”
TÜMBİFED Genel Başkanı Mehmet Hüsrev de, konuşmasında, enerjinin önemi ve iklim krizi konularına değinerek, enerji kaynaklarıyla, yenilenebilir enerji sistemlerinin etkin kullanımının hayati öneme sahip olduğunu kaydetti.
“En ucuz enerji, tasarruf edilen enerjidir” diyen Hüsrev, enerji kaynaklarının etkin ve verimli kullanımına önem verilmesi ve bu konuda hazırlanmış standartlara uyulmasının gerekliliği üzerinde durdu.
-Tüzünkan: “Bölgede keşfedilmeyi bekleyen güçlü bir potansiyele sahip kaynaklar bulunuyor”
ASEMEDS Başkanı Murat Tüzünkan ise, bölgede yakın dönemde keşfedilen hidrokarbon kaynaklarının yanı sıra keşfedilmeyi bekleyen güçlü bir potansiyele sahip kaynaklar bulunduğunun varsayıldığına dikkat çekti ve bunun Doğu Akdeniz’in önemini daha da artırdığını vurguladı.
Tüzünkan, Avrupa-Afrika, Avrupa-Asya enterkonnekte kablo sistemlerinin kurulması ile birlikte enerji ticaretinin yeni bir boyut kazanabileceğini de belirterek, “Türkiye’nin bölgedeki kaynakların aktarılmasında rol alması ve enerji ticaretinde ortaya çıkacak yeni gelişmelerin bir parçası olması merkez ülke olma hedefine ulaşmak açısında önem arz etmektedir” dedi.
Tüzünkan, Rum Yönetimi’nin Mısır ve İsrail ile oluşturduğu iş birliği mekanizmaları ile Türkiye ve KKTC’yi dışlayıcı bir bölgesel yapı geliştirmeye çalıştığını, Doğu Akdeniz bölgesinde tüm toplumları kapsayan ve bölgesel iş birliğine dayalı bir ilişki düzeni kurulmasına engel olduğunu da anlattı.
Rum Yönetiminin maksimalist yaklaşımının Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması hususunda bölge ülkeleri arasında bir uzlaşı sağlanmasına imkân vermediğine işaret eden Tüzünkan, “Türkiye’nin ve KKTC’nin de dahil olacağı bölgesel bir mekanizmanın oluşturulması, özellikle enerji konusunda Kıbrıs’taki iki kesimin iş birliğine dayalı bir mekanizmanın geliştirilmesi, Doğu Akdeniz’deki kaynakların verimli kullanımı ve bölgesel iş birliğinin geliştirilmesine de imkân sağlayacaktır” diye konuştu.
Doğu Akdeniz’deki enerji denklemine yönelik atılan adımların ne kadar yerinde olduğu ve Doğu Akdeniz’deki enerji denkleminin “sadece Doğu Akdeniz ile ilgili bir mesele” olmadığının gelinen noktada bir kez daha görüldüğünü vurgulayan Tüzünkan, “Hal böyle iken, Doğu Akdeniz'de bulunan zengin doğal gaz kaynaklarının, bölgedeki ülkeler arasında iş birliği, dayanışma ve dostluk köprüsü işlevi görebileceği ümidini sürdürmeliyiz. Bu doğrultuda, bölgedeki güncel gelişmelerin ve karmaşık yapının doğru analiz edilerek barındırdığı fırsat ile tehlikelerin iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Gelişmelerin farklı boyutları ile doğru bir zeminde tartışılması, ileriye dönük atılacak adımlara, uygulanacak stratejilere ve yürütülecek politikalara da ışık tutacaktır” dedi.
-Deniz: “Kıbrıs Türklerinin tüm kaynaklarına sahip çıkılması önemli”
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz de, Kıbrıs Türklerinin Doğu Akdeniz’deki doğal gaz ve hidrokarbon haklarına olduğu gibi, tüm kaynaklarına sahip çıkılmasının gerekli olduğunu, KTTO’nun bu konunun takipçisi olduğunu ve konuya katkı koymaya çalıştığını ifade etti.