Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT

HP Genel Başkanı Özersay: Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu projeyi meze olarak kullandılar, istismar ettiler

GÜNCEL 07.05.2023 - 14:32, Güncelleme: 07.05.2023 - 16:12
 

HP Genel Başkanı Özersay: Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu projeyi meze olarak kullandılar, istismar ettiler

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, kapalı Maraş’ın açılımı konusunda Kıbrıs Türk tarafının hazırlıksız olduğunu ve içinin boşaltılarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için meze olarak kullanıldığını ileri sürdü. Özersay konu hakkında sosyal medyadan yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı ve hükümete eleştirilerde bulundu.
''Bu açılım süreci uzunca bir süredir ‘yarıbuçuk’ ve ‘guduru’ ilerliyor'' ifadelerini kullanan Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu projenin meze olarak kullanıldığını belirtti. Özersay'ın açıklamasının tamamı şöyle; Kapalı Maraş açılımıyla ilgili olarak Kıbrıs Türk tarafı şu anda dağınık, ‘kafası karışık’ bir görüntü sergiliyor, Rum tarafının da durumu çok farklı değil ancak benim bugün üzerinde durmak istediğim bizim taraf. Bu açılım süreci uzunca bir süredir ‘yarıbuçuk’ ve ‘guduru’ ilerliyor. Peki bunun sebebi nedir? 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde uyardık “gerekli ön hazırlık yapılmadan, alelacele açmak yanlış olur, planlı ve iyi hazırlanmış şekilde adım adım gitmek lazım” dedik, dinlemediler. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu projeyi meze olarak kullandılar, istismar ettiler. Ülke menfaatini değil seçimlerde açılış törenleriyle yaratacakları imajı ve alacakları oyu düşündüler. İki tane kopya çekilmiş ezber cümle ile kapalı Maraş’ı sözde açtılar ve sonra da maalesef süreç bir nevi buzdolabına kaldırıldı, ilerlemedi, durdu. Şimdi bazı iş insanları arasında imzalanan akitler ortaya çıkınca ‘ne yapacağını bilmez’ bir görüntü çiziliyor olunmasının sebebi tam da budur. Dönemin başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak Kapalı Maraş açılımını Bakanlar Kurulu’na önerge olarak getiren, Bakanlar Kurulu kararı ile bu projenin hazırlığını bakanlığımda kurduğum konusunda uzman bir ekiple yapan birisi olarak o dönemde Maraş açılımı öncesinde şu hususları MUTLAKA YAPMALIYIZ diyerek kendimize hedef koymuştuk: 1) Envanter sonucunda ortaya çıkacak bilimsel verilere göre planlı adım atma; 2) Gerekli yasal altyapıyı hazırlama, yasalarda bazı değişiklikler yapma; 3) askeri bölge statüsünü iyi bir planlamayla kademeli olarak hızla kaldırma; 4) Uluslararası diplomasi atağı başlatıp dünyaya bu projenin ne olduğunu, neden haklı temelleri bulunduğunu ve yararlarını önceden anlatma; 5) Vakıflar idaresinin Maraş’ta bulunan mallara dair hakkının ne olduğunun ve bunun 1974 öncesinde oranın sakini konumunda olan Kıbrıslı Rumların mülkiyete dair haklarıyla birlikte ikisini de dışlamadan, yok saymadan nasıl çözümleneceğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ışığında belirlenmesi. Peki sırf Cumhurbaşkanlığı seçimi uğruna seçim yasaklarını da göz ardı ederek kapalı Maraş’ı açmaya kalktıklarında ve ertesinde bu gerekli ve zorunlu çalışmaların hangisini yaptılar? Buyurun birlikte bakalım: 1) Binaların sayısı, durumu ve alt yapı da dahil tüm envanter çalışması güncellenip bitirildiğinde, atılacak adımlar bu bilimsel veriler dikkate alınarak şekillendirilecekti; DAÜ ile bu konuda protokol imzaladık çalışmayı başlattık, bitirilmesini beklemeden, ellerinde ne var ne yok bilmeden paldır küldür Maraş’ı seçim için açma yoluna gittiler. DAÜ raporu bitirip sundu ama atılacak adımlar o rapordaki verilere göre yani BİLİMSEL TEMELDE OLMADI. 2) Önce uluslararası alanda bir diplomasi seferberliği başlatılacak, başta BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkeler olmak üzere New York ve bazı ülke başkentlerine ziyaretler yapılacak ve dünyaya kapalı Maraş açılımı ile ne yapmak istediğimiz net şekilde anlatılacaktı. Görevde olduğumuz dönemde bunun ilk adımlarını atabildiğimiz için Güvenlik Konseyi açıklaması dışında yeni bir Konsey kararıyla karşı karşıya kalmadık. Ancak dünyaya bunu anlatma konusunu sonradan rafa kaldırdıkları ve bunu dikkate almadan alelacele Maraş’ı açma sevdasına kapıldıkları için bugün halen daha uluslararası örgüt temsilcileri ve yabancı ülke büyükelçileri Kıbrıs Türk tarafının tam olarak ne yapmaya çalıştığını, bunun mantığının ne olduğunu ve bunun ne oranda haklı olup olmadığını anlayabilmiş değildirler çünkü Kıbrıs Türk tarafının görevde bulunan temsilcileri de tam olarak anlamadılar ki anlatabilsinler…Bizlere yaptıkları ziyaretlerde yabancı diplomatların sordukları sorulara baktığım zaman, bu konuda ciddi bir başarısızlık olduğunu düşünüyorum. 3) Gerekli yasal altyapı hazırlanıp yasalarda değişiklik yapılacaktı. Neden peki? Çünkü Kıbrıslı Rumların bireysel olarak TMK’ya başvurmalarını (ve tazminat, iade ve takas almaları) mümkün kılan yasa ile Devletin Kıbrıslı Türk bireylere veya şirketlere kiraladığı malları, 1974 öncesi tapuda kayıtlı mal sahiplerinden satın almasını ve bunu TMK üzerinden kayıt yaptırmasını mümkün kılan yasa geçmişte tarafımızdan yapılmıştı. ANCAK eksik olan bir konuda daha düzenleme yapılması gerekiyordu. Bireyler veya şirketler arasında (bir Kıbrıslı Türk iş insanı ile Kıbrıslı Rum iş insanı ya da şirketi arasında mal alım-satımının TMK üzerinden yapılmasını mümkün kılacak bir düzenleme eksikti. Bunun yapılmasını beklemeden ve üstelik de 2020’de Maraş adımı attıktan sonra üzerinden üç sene geçmiş olmasına rağmen bu yasal düzenlemeyi de yapmadan oturup beklediler, ‘gımıldamadılar’ ve sürekli her ay basına beylik içi boş açıklamalar yaparak günleri, ayları ve yılları boşa harcadılar. Şimdi de “bir yasa yapmak lazım” diyorlar. “E yapsaydın ya? Tutan mı vardı seni?” Bu hazırlığı yapıp ona göre açalım dediğimizde dinlemediğiniz gibi, Maraş açıldıktan sonra da bu yasal düzenlemeleri yapmadığınız için şimdi bu türden ikili akitler ortaya çıkınca ne yapacağınızı BİLEMEDİNİZ, BOCALADINIZ uzunca bir süre AÇIKLAMA DAHİ YAPAMADINIZ. Konuya hakim olmadığınız, sürecin sizin kontrolünüzde olmadığı ve hazırlıksız olduğunuz gün gibi ortaya çıktı. 4) Askeri bölge statüsünün kaldırılması adımını da tam anlamıyla SAVSAKLADINIZ. Sadece sembolik küçük bir alanın askeri bölge statüsünü kaldırdınız. Oysa bu adımı atmadığınız sürece, orası askeri bölge kaldığı sürece TMK’ya bireyler başvursa bile (ki başvuranlar var) o konuda HİÇ BİR İLERLEME kaydetmeniz mümkün değildir, sadece tazminat ödeyebilirsiniz ama oranın eski sakinlerinin oraya dönmesini, oraya yatırım yapmasını, orada ekonomik canlılık yaşanmasını, hatta onlardan bu malları satın alabilecek olan Kıbrıslı Türklerin ya da şirketlerinin de bu malları kullanmasını, geliştirmesini, oraya ekonomik bir canlılık getirmesini SAĞLAYAMAZSINIZ. Zaten askeri bölge statüsü kaldırmadığınız ve yasal altyapı eksikliğini gidermediğiniz için de iki iş insanı arasında yapılan bu akitler bu aşamada hayata geçemeyecek olan şartlı sözleşme benzeri bir hal aldı, çakıldı kaldı. 5) Vakıfların Maraş’taki mülklere dair haklarını AİHM kararları ışığında ne yapacağınız konusunda tek bir anlamlı laf etmediniz çünkü muhtemelen hiçbir hazırlık yapmadınız. Gün aşırı BAĞIRA BAĞIRA içi boş, altı doldurulmamış beylik POPÜLİST laflarla açıklamalar yaptınız, konuyu istismar ettiniz. Bu konuda laf ederken Kıbrıs Türk tarafının yıllarca kuzeydeki mülklerin 1974 tapu kayıtlarındaki sahiplerinin öncelikle İADE DEĞİL TAZMİNAT almaları gerektiği yönündeki geleneksel tezinin (ki AİHM kararları da bunu güçlendirmiştir) ALTINI OYMADAN hareket etmeye özen göstermediniz, her ağzınızı açtığınızda aslında bazı açılardan geleneksel pozisyonlarımıza da zarar verdiniz. AİHM önünde devam eden bazı davalarda Maraş’la ilgili olarak oranın eski sakini bireylerin 1974 tapu kayıtlarındaki statülerini kabul eden resmi pozisyonları Avrupa Konseyi’nde ortaya koyarken, bununla çelişecek şekilde akıl dışı ve popülist açıklamalara devam ettiniz. Özetle hem rahmetlik Denktaş döneminden bu yana mülkiyette yıllar içerisinde bin bir mücadele ile elde ettiğimiz kazanımlara hem de Vakıfların haklı bazı taleplerine zemin kaybettirdiniz. DÜZELTMEK HALEN MÜMKÜN AMA BU ZİHNİYETLE OLMAZ Kapalı Maraş’ın gerçek anlamda ilk ortaya koyduğumuz orijinal düşünceye uygun olarak açılması, bu yapılan hataların düzeltilmesi ve eksiklerin giderilmesi için halen geç değildir. Ancak bu toparlama ezberlenmiş üç cümleyle demagoji yapanlarla ve bu zihniyetle mümkün değildir. Maraş’ın bilimsel temelde ilerleyen Kıbrıslı Rumların da dahil olabileceği, Maraş’a ve ülkeye ekonomik getirisi olabilecek bir işbirliği alanına dönüştürülmesi halen mümkündür.
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, kapalı Maraş’ın açılımı konusunda Kıbrıs Türk tarafının hazırlıksız olduğunu ve içinin boşaltılarak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için meze olarak kullanıldığını ileri sürdü. Özersay konu hakkında sosyal medyadan yaptığı yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı ve hükümete eleştirilerde bulundu.

''Bu açılım süreci uzunca bir süredir ‘yarıbuçuk’ ve ‘guduru’ ilerliyor'' ifadelerini kullanan Özersay, Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu projenin meze olarak kullanıldığını belirtti.

Özersay'ın açıklamasının tamamı şöyle;

Kapalı Maraş açılımıyla ilgili olarak Kıbrıs Türk tarafı şu anda dağınık, ‘kafası karışık’ bir görüntü sergiliyor, Rum tarafının da durumu çok farklı değil ancak benim bugün üzerinde durmak istediğim bizim taraf. Bu açılım süreci uzunca bir süredir ‘yarıbuçuk’ ve ‘guduru’ ilerliyor. Peki bunun sebebi nedir? 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde uyardık “gerekli ön hazırlık yapılmadan, alelacele açmak yanlış olur, planlı ve iyi hazırlanmış şekilde adım adım gitmek lazım” dedik, dinlemediler. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için bu projeyi meze olarak kullandılar, istismar ettiler. Ülke menfaatini değil seçimlerde açılış törenleriyle yaratacakları imajı ve alacakları oyu düşündüler. İki tane kopya çekilmiş ezber cümle ile kapalı Maraş’ı sözde açtılar ve sonra da maalesef süreç bir nevi buzdolabına kaldırıldı, ilerlemedi, durdu. Şimdi bazı iş insanları arasında imzalanan akitler ortaya çıkınca ‘ne yapacağını bilmez’ bir görüntü çiziliyor olunmasının sebebi tam da budur.

Dönemin başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak Kapalı Maraş açılımını Bakanlar Kurulu’na önerge olarak getiren, Bakanlar Kurulu kararı ile bu projenin hazırlığını bakanlığımda kurduğum konusunda uzman bir ekiple yapan birisi olarak o dönemde Maraş açılımı öncesinde şu hususları MUTLAKA YAPMALIYIZ diyerek kendimize hedef koymuştuk: 1) Envanter sonucunda ortaya çıkacak bilimsel verilere göre planlı adım atma; 2) Gerekli yasal altyapıyı hazırlama, yasalarda bazı değişiklikler yapma; 3) askeri bölge statüsünü iyi bir planlamayla kademeli olarak hızla kaldırma; 4) Uluslararası diplomasi atağı başlatıp dünyaya bu projenin ne olduğunu, neden haklı temelleri bulunduğunu ve yararlarını önceden anlatma; 5) Vakıflar idaresinin Maraş’ta bulunan mallara dair hakkının ne olduğunun ve bunun 1974 öncesinde oranın sakini konumunda olan Kıbrıslı Rumların mülkiyete dair haklarıyla birlikte ikisini de dışlamadan, yok saymadan nasıl çözümleneceğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ışığında belirlenmesi. Peki sırf Cumhurbaşkanlığı seçimi uğruna seçim yasaklarını da göz ardı ederek kapalı Maraş’ı açmaya kalktıklarında ve ertesinde bu gerekli ve zorunlu çalışmaların hangisini yaptılar? Buyurun birlikte bakalım:

1) Binaların sayısı, durumu ve alt yapı da dahil tüm envanter çalışması güncellenip bitirildiğinde, atılacak adımlar bu bilimsel veriler dikkate alınarak şekillendirilecekti; DAÜ ile bu konuda protokol imzaladık çalışmayı başlattık, bitirilmesini beklemeden, ellerinde ne var ne yok bilmeden paldır küldür Maraş’ı seçim için açma yoluna gittiler. DAÜ raporu bitirip sundu ama atılacak adımlar o rapordaki verilere göre yani BİLİMSEL TEMELDE OLMADI.

2) Önce uluslararası alanda bir diplomasi seferberliği başlatılacak, başta BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkeler olmak üzere New York ve bazı ülke başkentlerine ziyaretler yapılacak ve dünyaya kapalı Maraş açılımı ile ne yapmak istediğimiz net şekilde anlatılacaktı. Görevde olduğumuz dönemde bunun ilk adımlarını atabildiğimiz için Güvenlik Konseyi açıklaması dışında yeni bir Konsey kararıyla karşı karşıya kalmadık. Ancak dünyaya bunu anlatma konusunu sonradan rafa kaldırdıkları ve bunu dikkate almadan alelacele Maraş’ı açma sevdasına kapıldıkları için bugün halen daha uluslararası örgüt temsilcileri ve yabancı ülke büyükelçileri Kıbrıs Türk tarafının tam olarak ne yapmaya çalıştığını, bunun mantığının ne olduğunu ve bunun ne oranda haklı olup olmadığını anlayabilmiş değildirler çünkü Kıbrıs Türk tarafının görevde bulunan temsilcileri de tam olarak anlamadılar ki anlatabilsinler…Bizlere yaptıkları ziyaretlerde yabancı diplomatların sordukları sorulara baktığım zaman, bu konuda ciddi bir başarısızlık olduğunu düşünüyorum.

3) Gerekli yasal altyapı hazırlanıp yasalarda değişiklik yapılacaktı. Neden peki? Çünkü Kıbrıslı Rumların bireysel olarak TMK’ya başvurmalarını (ve tazminat, iade ve takas almaları) mümkün kılan yasa ile Devletin Kıbrıslı Türk bireylere veya şirketlere kiraladığı malları, 1974 öncesi tapuda kayıtlı mal sahiplerinden satın almasını ve bunu TMK üzerinden kayıt yaptırmasını mümkün kılan yasa geçmişte tarafımızdan yapılmıştı. ANCAK eksik olan bir konuda daha düzenleme yapılması gerekiyordu. Bireyler veya şirketler arasında (bir Kıbrıslı Türk iş insanı ile Kıbrıslı Rum iş insanı ya da şirketi arasında mal alım-satımının TMK üzerinden yapılmasını mümkün kılacak bir düzenleme eksikti. Bunun yapılmasını beklemeden ve üstelik de 2020’de Maraş adımı attıktan sonra üzerinden üç sene geçmiş olmasına rağmen bu yasal düzenlemeyi de yapmadan oturup beklediler, ‘gımıldamadılar’ ve sürekli her ay basına beylik içi boş açıklamalar yaparak günleri, ayları ve yılları boşa harcadılar. Şimdi de “bir yasa yapmak lazım” diyorlar. “E yapsaydın ya? Tutan mı vardı seni?” Bu hazırlığı yapıp ona göre açalım dediğimizde dinlemediğiniz gibi, Maraş açıldıktan sonra da bu yasal düzenlemeleri yapmadığınız için şimdi bu türden ikili akitler ortaya çıkınca ne yapacağınızı BİLEMEDİNİZ, BOCALADINIZ uzunca bir süre AÇIKLAMA DAHİ YAPAMADINIZ. Konuya hakim olmadığınız, sürecin sizin kontrolünüzde olmadığı ve hazırlıksız olduğunuz gün gibi ortaya çıktı.

4) Askeri bölge statüsünün kaldırılması adımını da tam anlamıyla SAVSAKLADINIZ. Sadece sembolik küçük bir alanın askeri bölge statüsünü kaldırdınız. Oysa bu adımı atmadığınız sürece, orası askeri bölge kaldığı sürece TMK’ya bireyler başvursa bile (ki başvuranlar var) o konuda HİÇ BİR İLERLEME kaydetmeniz mümkün değildir, sadece tazminat ödeyebilirsiniz ama oranın eski sakinlerinin oraya dönmesini, oraya yatırım yapmasını, orada ekonomik canlılık yaşanmasını, hatta onlardan bu malları satın alabilecek olan Kıbrıslı Türklerin ya da şirketlerinin de bu malları kullanmasını, geliştirmesini, oraya ekonomik bir canlılık getirmesini SAĞLAYAMAZSINIZ. Zaten askeri bölge statüsü kaldırmadığınız ve yasal altyapı eksikliğini gidermediğiniz için de iki iş insanı arasında yapılan bu akitler bu aşamada hayata geçemeyecek olan şartlı sözleşme benzeri bir hal aldı, çakıldı kaldı.

5) Vakıfların Maraş’taki mülklere dair haklarını AİHM kararları ışığında ne yapacağınız konusunda tek bir anlamlı laf etmediniz çünkü muhtemelen hiçbir hazırlık yapmadınız. Gün aşırı BAĞIRA BAĞIRA içi boş, altı doldurulmamış beylik POPÜLİST laflarla açıklamalar yaptınız, konuyu istismar ettiniz. Bu konuda laf ederken Kıbrıs Türk tarafının yıllarca kuzeydeki mülklerin 1974 tapu kayıtlarındaki sahiplerinin öncelikle İADE DEĞİL TAZMİNAT almaları gerektiği yönündeki geleneksel tezinin (ki AİHM kararları da bunu güçlendirmiştir) ALTINI OYMADAN hareket etmeye özen göstermediniz, her ağzınızı açtığınızda aslında bazı açılardan geleneksel pozisyonlarımıza da zarar verdiniz. AİHM önünde devam eden bazı davalarda Maraş’la ilgili olarak oranın eski sakini bireylerin 1974 tapu kayıtlarındaki statülerini kabul eden resmi pozisyonları Avrupa Konseyi’nde ortaya koyarken, bununla çelişecek şekilde akıl dışı ve popülist açıklamalara devam ettiniz. Özetle hem rahmetlik Denktaş döneminden bu yana mülkiyette yıllar içerisinde bin bir mücadele ile elde ettiğimiz kazanımlara hem de Vakıfların haklı bazı taleplerine zemin kaybettirdiniz.

DÜZELTMEK HALEN MÜMKÜN AMA BU ZİHNİYETLE OLMAZ

Kapalı Maraş’ın gerçek anlamda ilk ortaya koyduğumuz orijinal düşünceye uygun olarak açılması, bu yapılan hataların düzeltilmesi ve eksiklerin giderilmesi için halen geç değildir. Ancak bu toparlama ezberlenmiş üç cümleyle demagoji yapanlarla ve bu zihniyetle mümkün değildir. Maraş’ın bilimsel temelde ilerleyen Kıbrıslı Rumların da dahil olabileceği, Maraş’a ve ülkeye ekonomik getirisi olabilecek bir işbirliği alanına dönüştürülmesi halen mümkündür.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.