Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT

Soyer: 1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı

GÜNCEL 24.04.2024 - 16:42, Güncelleme: 24.04.2024 - 16:42
 

Soyer: 1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı

Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) Annan Planı Referandumu’nun 20’nci yılı nedeniyle “Bu Ülke Biziz, Varız, Tarih Yazarız” başlığı altında organize ettiği etkinlikler dün Doğancı’da devam etti.
“Toplumsal Mücadele ve Çözüm Süreci” paneli yoğun bir katılımla gerçekleştirilirken, panelin moderatörlüğünü Fatma Ekenoğlu yaptı. Ferdi Sabit Soyer ile “Bu Memleket Bizim Platformu” dönemin sendika temsilcilerinin konuşma yaptığı etkinlikte, söz konusu döneme ait yaşanmışlıklar anlatıldı. Eski Başbakan ve CTP eski Genel Başkanlarından Ferdi Sabit Soyer yaptığı konuşmada, “1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı. Doğancı’dan yanan ateş, federal çözümün ateşiydi. Demokratik bir enerjinin yansımasıydı. Bu topraklarda yaşayan halkın iradesi, her şeyin üstündedir. Bunu savunmak hepimizin görevidir” ifadelerini kullandı. “Bu Memleket Bizim Platformu” dönemin sendika temsilcilerinden Ali Gulle, Mehmet Bicen, Ahmet Barçın, Niyazi Düzgün ve aynı zamanda CTP eski Genel Sekreteri de olan Erdoğan Sorakın, panele katılarak söz konusu dönemde yaşanmışlıkları paylaşma fırsatı yakaladı.   Soyer: “Bir tek Rum kuzeye geçerse, ortalık allem gallem olacak” diyorlardı 23 Nisan’ın çok büyük anlamlar taşıdığına dikkat çeken Soyer, 23 Nisan 2003’te sınır kapılarının tek yanlı bir kararla açıldığını hatırlattı. Serbest dolaşımın ilk adımlarının gündeme geldiğine işaret eden Soyer, “Bunu sağlayan faktör 2002’den beri yollarda, sokaklarda, her alanda mücadele eden Kıbrıs Türk halkının bizzat kendisiydi” dedi. Söz konusu güne kadar, “kuş uçmaz, kervan geçmez” sınırların bulunduğuna dikkat çeken Soyer, güneye siyasi toplantıya gitmek için de zorluklar yaşandığını kaydetti. Güneyden gazeteciler geleceğinde bile enformasyon vasıtasıyla gelebildiğini, görevli memurların her zaman söz konusu kişilere eşlik ettiğini vurgulayan Soyer, Annan Planı’nın televizyonlarda madde madde konuşulduğunun altını çizdi. Karşılarındaki zihniyetin, “Bir tek Rum kuzeye geçerse, ortalık allem gallem olacak” ifadelerini hatırlatan Soyer, sınır kapıları açılırsa, kuzey çarşısı bitecek propagandası yapıldığını söyledi. 23 Nisan sonrası sınır kapılarının açıldığını ve insani ilişkilerin geliştiğini belirten Soyer, günümüzde kapıların açılmasıyla güneyden kuzeye alışveriş yapmaya binlerce kişinin geldiğini vurguladı, esnafın böylece ayakta durabildiğini dile getirdi.   “Kazanımları nasıl elde ettiğimizi unutmamalıyız”  Ferdi Sabit Soyer, “10 milyon Euro’yu aştı kuzeyden güneye ihraç ettiğimiz sanayi ürünleri. Yeşil Hat Tüzüğüyle birlikte Larnaka limanından gelen birçok turist, kuzeydeki turizme hayat veriyor. Ercan’dan insanlar gelip güneye geçebiliyor. Bütün bunlar mücadele sonucu gerçekleşmiş hadiselerdir” diye konuştu. Söz konusu kazanımların, nasıl elde edildiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Soyer, “Unutursak, elimizdeki imkanları genişletemeyiz” ifadelerini kullandı. Kıbrıs Türk halkının referandum talep ettiğinin altını çizen Soyer, Kıbrıs Türk halkının Annan Planı ile birlikte geleceğini bu adada şekillendirmek istediğini belirtti. Soyer, “Bu enerjinin ilk noktası, Annan Planı görüşme zemini olarak alınmalıdır” dedi. Meclis’e sevk edilen referandum yasasıyla ilgili de hatırlatmalarda bulunan Soyer, Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) nisap sağlamadığını kaydetti. Söz konusu dönemde hükümette yer alan UBP ile Demokrat Parti’nin (DP) bazı milletvekillerinin cesaretle meclise girdiğini vurgulayan Soyer, nisap sağlanmayınca oturumun ertelendiğini ve referandum yasasının görüşülmediğini kaydetti.  “Dağ-taş polis doluydu”  Referandum yasasını engellemekle Kıbrıs Türk halkına “bir hiçsin” denildiğini ifade eden Soyer, “O dönem beni çok üzen bir ifade kullanmıştı Rahmetli Denktaş. Birinci büyük mitingden sonra, ‘Kimsiniz be siz? Sinek gibisiniz’ demişti. Halkın demokratik iradesini gasp edeceksin ve bu hakkı talep eden halka sinek gibisin diyeceksin. Bu hakkın elde edilebilmesi için mücadele zeminine girdik” dedi. Referandum hakkını etkili bir eylemle gündemde sıcak tutmam istediklerini belirten Soyer, Doğancı’da mini referandum yapmaya karar verdiklerini vurguladı. Söz konusu eylemi planlarken, Bu Memleket Bizim Platformu’nda bulunan bütün siyasi partiler ve sendikalarla görüştüklerini dile getiren Soyer, tüm örgütlerde gölge yönetim kurulu oluşturulmasını kararlaştırdıklarını, çünkü sendika başkanı ya da yetkililerinin tutuklanabileceklerini öngördüklerini vurguladı. Yaşanabilecek senaryoları önceden tahmin ettiklerini ifade eden Soyer, “Bütün arkadaşlarımıza oylama öncesi gerekeni yapacağız ama polis geldiğinde hiçbiriniz polise direnmeyecek. Teksirde bastık oy pusulalarını. Köye yaklaştığımızda, dağ, taş özel birlikler ve polisle doluydu” dedi.  “Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her bölgede ateşler yakıldı”  Meydana, elinde sandıkla girdiğine vurgu yapan Soyer, kısa bir konuşma yaptığını kaydetti. Mini referandum oylamasına başladıklarını, birinci oyu Fatma Ekenoğlu’nun kullandığını, ardından Mustafa Akıncı ve Mehmet Ali Talat gibi isimlerin de oy kullandığını vurgulayan Soyer, elindeki sandığı almaya gelen bir polis tarafından darp edildiğini anlattı ve bir süre sonra sandığı bıraktığını belirtti. Salonda bulunan bütün sendika başkanlarının tutuklandığını ifade eden Soyer, polisin elinde hazır listeler olduğunu kaydetti, sendika başkanlarının ertesi gün serbest bırakıldığını söyledi. Söz konusu olayların ardından enerjinin yükseldiğini vurgulayan Soyer, “Kartondan sandıklar yapıldı, referandum istemiyle her yerde yürüyüşler düzenlendi” dedi. Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her bölgede ateşler yakılmaya başlandığını anımsatan Soyer, 2003’te seçimler sonrası Meclis’te 25’e 25 bir tablo çıktığını anımsattı. 25 milletvekilini Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) ile CTP’nin kazandığına dikkat çeken Soyer, UBP ile DP’nin toplum vekil sayısının da 25 olduğunun altını çizdi. Hükümet kurma çalışmalarında DP ile anlaştıklarını kaydeden Soyer, ilk defa çok kısa bir hükümet programı yapıldığını söyledi.  “Siyasal mücadelede bir hedefe ulaşmak isterseniz hem sokak hem meclis son derece önemlidir” Soyer, “Bu hükümet, Annan Planını zemin olarak, BM Genel Sekreterinin hakemliğini ve eş zamanlı referandumu kabul etti. Görüşme zemini başlatma için kuruldu. Bu koalisyon kurulur kurulmaz, Mehmet Ali Talat görüşmeci de oldu. Meclis’e referandum yasası sevk edildi” diye konuştu. Söz konusu dönemde, halkın sokakta iktidar olduğunun altını çizen Soyer, “Sokakta çoğunlukta olan halk, mecliste de çoğunluğa geçti, referandum yasası getirildi” dedi. “Siyasal mücadelede bir hedefe ulaşmak isterseniz hem sokak hem meclis son derece önemlidir” diyen Soyer, bu ikisinin birlikteliğini sağlanmaması durumunda bir sonuca ulaşılamayacağının altını çizdi. Ferdi Sabit Soyer, “1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı. Doğancı’dan yanan ateş, federal çözümün ateşiydi. Demokratik bir enerjinin yansımasıydı. Bu topraklarda yaşayan halkın iradesi, her şeyin üstündedir. Bunu savunmak hepimizin görevidir” diye ekledi. 
Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin (CTP) Annan Planı Referandumu’nun 20’nci yılı nedeniyle “Bu Ülke Biziz, Varız, Tarih Yazarız” başlığı altında organize ettiği etkinlikler dün Doğancı’da devam etti.

“Toplumsal Mücadele ve Çözüm Süreci” paneli yoğun bir katılımla gerçekleştirilirken, panelin moderatörlüğünü Fatma Ekenoğlu yaptı. Ferdi Sabit Soyer ile “Bu Memleket Bizim Platformu” dönemin sendika temsilcilerinin konuşma yaptığı etkinlikte, söz konusu döneme ait yaşanmışlıklar anlatıldı. Eski Başbakan ve CTP eski Genel Başkanlarından Ferdi Sabit Soyer yaptığı konuşmada, “1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı. Doğancı’dan yanan ateş, federal çözümün ateşiydi. Demokratik bir enerjinin yansımasıydı. Bu topraklarda yaşayan halkın iradesi, her şeyin üstündedir. Bunu savunmak hepimizin görevidir” ifadelerini kullandı. “Bu Memleket Bizim Platformu” dönemin sendika temsilcilerinden Ali Gulle, Mehmet Bicen, Ahmet Barçın, Niyazi Düzgün ve aynı zamanda CTP eski Genel Sekreteri de olan Erdoğan Sorakın, panele katılarak söz konusu dönemde yaşanmışlıkları paylaşma fırsatı yakaladı.  

Soyer: “Bir tek Rum kuzeye geçerse, ortalık allem gallem olacak” diyorlardı
23 Nisan’ın çok büyük anlamlar taşıdığına dikkat çeken Soyer, 23 Nisan 2003’te sınır kapılarının tek yanlı bir kararla açıldığını hatırlattı. Serbest dolaşımın ilk adımlarının gündeme geldiğine işaret eden Soyer, “Bunu sağlayan faktör 2002’den beri yollarda, sokaklarda, her alanda mücadele eden Kıbrıs Türk halkının bizzat kendisiydi” dedi. Söz konusu güne kadar, “kuş uçmaz, kervan geçmez” sınırların bulunduğuna dikkat çeken Soyer, güneye siyasi toplantıya gitmek için de zorluklar yaşandığını kaydetti. Güneyden gazeteciler geleceğinde bile enformasyon vasıtasıyla gelebildiğini, görevli memurların her zaman söz konusu kişilere eşlik ettiğini vurgulayan Soyer, Annan Planı’nın televizyonlarda madde madde konuşulduğunun altını çizdi. Karşılarındaki zihniyetin, “Bir tek Rum kuzeye geçerse, ortalık allem gallem olacak” ifadelerini hatırlatan Soyer, sınır kapıları açılırsa, kuzey çarşısı bitecek propagandası yapıldığını söyledi. 23 Nisan sonrası sınır kapılarının açıldığını ve insani ilişkilerin geliştiğini belirten Soyer, günümüzde kapıların açılmasıyla güneyden kuzeye alışveriş yapmaya binlerce kişinin geldiğini vurguladı, esnafın böylece ayakta durabildiğini dile getirdi.

 

“Kazanımları nasıl elde ettiğimizi unutmamalıyız” 
Ferdi Sabit Soyer, “10 milyon Euro’yu aştı kuzeyden güneye ihraç ettiğimiz sanayi ürünleri. Yeşil Hat Tüzüğüyle birlikte Larnaka limanından gelen birçok turist, kuzeydeki turizme hayat veriyor. Ercan’dan insanlar gelip güneye geçebiliyor. Bütün bunlar mücadele sonucu gerçekleşmiş hadiselerdir” diye konuştu. Söz konusu kazanımların, nasıl elde edildiğinin unutulmaması gerektiğine dikkat çeken Soyer, “Unutursak, elimizdeki imkanları genişletemeyiz” ifadelerini kullandı. Kıbrıs Türk halkının referandum talep ettiğinin altını çizen Soyer, Kıbrıs Türk halkının Annan Planı ile birlikte geleceğini bu adada şekillendirmek istediğini belirtti. Soyer, “Bu enerjinin ilk noktası, Annan Planı görüşme zemini olarak alınmalıdır” dedi. Meclis’e sevk edilen referandum yasasıyla ilgili de hatırlatmalarda bulunan Soyer, Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) nisap sağlamadığını kaydetti. Söz konusu dönemde hükümette yer alan UBP ile Demokrat Parti’nin (DP) bazı milletvekillerinin cesaretle meclise girdiğini vurgulayan Soyer, nisap sağlanmayınca oturumun ertelendiğini ve referandum yasasının görüşülmediğini kaydetti. 

“Dağ-taş polis doluydu” 
Referandum yasasını engellemekle Kıbrıs Türk halkına “bir hiçsin” denildiğini ifade eden Soyer, “O dönem beni çok üzen bir ifade kullanmıştı Rahmetli Denktaş. Birinci büyük mitingden sonra, ‘Kimsiniz be siz? Sinek gibisiniz’ demişti. Halkın demokratik iradesini gasp edeceksin ve bu hakkı talep eden halka sinek gibisin diyeceksin. Bu hakkın elde edilebilmesi için mücadele zeminine girdik” dedi. Referandum hakkını etkili bir eylemle gündemde sıcak tutmam istediklerini belirten Soyer, Doğancı’da mini referandum yapmaya karar verdiklerini vurguladı. Söz konusu eylemi planlarken, Bu Memleket Bizim Platformu’nda bulunan bütün siyasi partiler ve sendikalarla görüştüklerini dile getiren Soyer, tüm örgütlerde gölge yönetim kurulu oluşturulmasını kararlaştırdıklarını, çünkü sendika başkanı ya da yetkililerinin tutuklanabileceklerini öngördüklerini vurguladı. Yaşanabilecek senaryoları önceden tahmin ettiklerini ifade eden Soyer, “Bütün arkadaşlarımıza oylama öncesi gerekeni yapacağız ama polis geldiğinde hiçbiriniz polise direnmeyecek. Teksirde bastık oy pusulalarını. Köye yaklaştığımızda, dağ, taş özel birlikler ve polisle doluydu” dedi. 

“Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her bölgede ateşler yakıldı” 
Meydana, elinde sandıkla girdiğine vurgu yapan Soyer, kısa bir konuşma yaptığını kaydetti. Mini referandum oylamasına başladıklarını, birinci oyu Fatma Ekenoğlu’nun kullandığını, ardından Mustafa Akıncı ve Mehmet Ali Talat gibi isimlerin de oy kullandığını vurgulayan Soyer, elindeki sandığı almaya gelen bir polis tarafından darp edildiğini anlattı ve bir süre sonra sandığı bıraktığını belirtti. Salonda bulunan bütün sendika başkanlarının tutuklandığını ifade eden Soyer, polisin elinde hazır listeler olduğunu kaydetti, sendika başkanlarının ertesi gün serbest bırakıldığını söyledi. Söz konusu olayların ardından enerjinin yükseldiğini vurgulayan Soyer, “Kartondan sandıklar yapıldı, referandum istemiyle her yerde yürüyüşler düzenlendi” dedi. Dipkarpaz’dan Yeşilırmak’a kadar her bölgede ateşler yakılmaya başlandığını anımsatan Soyer, 2003’te seçimler sonrası Meclis’te 25’e 25 bir tablo çıktığını anımsattı. 25 milletvekilini Barış ve Demokrasi Hareketi (BDH) ile CTP’nin kazandığına dikkat çeken Soyer, UBP ile DP’nin toplum vekil sayısının da 25 olduğunun altını çizdi. Hükümet kurma çalışmalarında DP ile anlaştıklarını kaydeden Soyer, ilk defa çok kısa bir hükümet programı yapıldığını söyledi. 

“Siyasal mücadelede bir hedefe ulaşmak isterseniz hem sokak hem meclis son derece önemlidir”
Soyer, “Bu hükümet, Annan Planını zemin olarak, BM Genel Sekreterinin hakemliğini ve eş zamanlı referandumu kabul etti. Görüşme zemini başlatma için kuruldu. Bu koalisyon kurulur kurulmaz, Mehmet Ali Talat görüşmeci de oldu. Meclis’e referandum yasası sevk edildi” diye konuştu. Söz konusu dönemde, halkın sokakta iktidar olduğunun altını çizen Soyer, “Sokakta çoğunlukta olan halk, mecliste de çoğunluğa geçti, referandum yasası getirildi” dedi. “Siyasal mücadelede bir hedefe ulaşmak isterseniz hem sokak hem meclis son derece önemlidir” diyen Soyer, bu ikisinin birlikteliğini sağlanmaması durumunda bir sonuca ulaşılamayacağının altını çizdi. Ferdi Sabit Soyer, “1998-2003 arasında Kıbrıs Türk halkı sokakta iktidardı. Doğancı’dan yanan ateş, federal çözümün ateşiydi. Demokratik bir enerjinin yansımasıydı. Bu topraklarda yaşayan halkın iradesi, her şeyin üstündedir. Bunu savunmak hepimizin görevidir” diye ekledi. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.