Yenidoğan Çetesi davasında kritik gün. Çetenin lideri olduğu söylenen Dr.Fırat Sarı savunmasını yapıyor!
Yenidoğan Çetesi davasında kritik gün. Çetenin lideri olduğu söylenen Dr.Fırat Sarı savunmasını yapıyor!
Haksız kazanç sağlamak için bebeklerin ölümüne neden oldukları iddiasıyla yargılanan "Yenidoğan Çetesi" davasında bugün kritik gün. Duruşmanın 6. gününde hakkında 582 yıla kadar hapis cezası istenen ve örgütün lideri olduğu belirtilen Fırat Sarı, savunmasını yapıyor. Sarı, "Buraya gelmek istedim. Hayattan bir beklentim yok artık her şeyi anlatmak istiyorum." sözleriyle savunmasına başladı. Hemşire Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ü suçlayan Sarı, "Hayatımı kararttılar. Ekip varsa orada var." iddiasında bulundu.
Duruşmanın 6. gününde hakkında 582 yıla kadar hapis cezası istenen ve örgütün lideri olduğu belirtilen Fırat Sarı, savunmasını yapıyor. Sarı, "Buraya gelmek istedim. Hayattan bir beklentim yok artık her şeyi anlatmak istiyorum." sözleriyle savunmasına başladı. Hemşire Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ü suçlayan Sarı, "Hayatımı kararttılar. Ekip varsa orada var." iddiasında bulundu.
Altıncı duruşma örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen tutuklu sanık doktor Fırat Sarı'nın savunmasıyla başladı.
Savunmasını kendisinin yapacağını söyleyen Sarı "2 ay önce savcıyı tehdit mevzusu olunca avukatlarım ayrıldı, sonra memleketimden iki avukat geldi destek olmak için. Ama hazır olmadıklarını söylediler. Ben elimden geldiğince savunma yapmak istiyorum" sözleriyle konuşmasına başladı.
"Buraya gelmek istedim hayattan bir beklentim yok artık herşeyi anlatmak istiyorum." diyen Sarı "İnsanlık onurum kalmadı. Strateji benimsemedim, dosyayı konuşmuyoruz. Her şeyi anlatıyorum" dedi.
"BU YAPIYI BEN KEŞFETMEDİM, SEN GEL YAP DEDİLER"
Bu yapıyı keşfetmediğini, kendisine teklif geldiğini öne süren Sarı, "112 nakil grubu çok yetersiz. Sevk süresi ortalama 4-6 saat. Yenidoğan için çok kritik süre. Usulsüz sevk dedikleri tıp merkezinden bebek aldım. Reyap Hastanesi'nde iyi çalıştım. Başka hastanelerden teklif aldım. Başka işletmecileri vardı. Bu yapıyı ben keşfetmedim. Sen gel yap dediler. İlker'le kafamız uyuştu o da benim gibi iyi çalışıyor. Zamanla işletme sayısı arttı ama bize hep teklif geldi. 112 dışı sevk dediğiniz tıp merkezlerinden hekimin bana güvenerek hastalarını bana gönderdiler. O dönem için ben para almadım. Güvendikleri için hızlı kabul ettiğm için. Ama sonra işletmeciler olunca hasta bulucular var bu sistem için. Onlarla anlaştık. Emrah diye bir arkadaş vardı başta. Onunla aramız bozulunca Mert ile anlaştık." dedi.
"RÜŞVET VEREREK HASTA ALMADIK"
112 Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ettikleri suçlamasını kabul etmeyen Sarı, "112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek asla hasta almadık. Her hastaneye eşit gönderiyorlar. Biz tıp merkezlerinden aldık. Aileler bizi arardı hatta süreç uzadığında sevk olmak istediklerini söylemek için." diye konuştu.
Şüphelilerin telefon konuşmalarını içeren tape kayıtlarına da itiraz eden Sarı, "Şimdi ben burada kamuya konuşurken filtreli dikkat ederek konuşurum ama özel hayatınızda güvendiğiniz insanlarla daha rahat konuşursunuz. Özel hayatta konuştuklarımız kamuya yansıtılıyor. Kesilerek veriliyor, tıbbi şeyler yanlış çevrilmiş. Tapede sanki iki kişinin konuşmasında sanki bebek kaldırımda yerde başında bir hemşire var. O bebekler hastanede, Kuvözde bir sürü insan çalışıyor. Bir sistem var. Sanki laçka işler oluyor gibi yansıtılmış tapelerde." dedi.
"BİR RAPORLA ATEŞE ATILDIK"
Uzman raporunun yanlış olduğunu iddia eden Sarı, "Bir raporla ateşe atıldık. 10 hastane kapatıldı, binlerce insan işsiz kaldı. Uzman raporu kötü niyetli, agresif yazılmış." dedi.
Meslek hayatı boyunca 15-20 bin yenidoğan yoğun bakım hastasına baktığını belirten Sarı, "Benim ölüm oranım Türkiye ortalamasının altında. Benim sağlıklı taburcu ettiğim hastalar bile şimdi beni şikayet ediyor. Ultrason baktırıyor 'Acaba böbreğimi mi çaldı' diye. Ya Türkiye'de yenidoğan organ nakli yapılıyor mu?" dedi.
Malpraktisten suçlandığını söyleyen Sarı, "Görmediğim bakmadığım bebeklerin ölümünden yargılanıyorum" diyerek kendini savundu.
"Malpraktis: Bilgisizlik, tecrübesizlik ya da hekimin hatasından dolayı hastanın zarar görmesi."
"HAYATIMI KARARTTILAR"
Hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ü suçlayan Sarı, "Hayatımı kararttılar. Ekip varsa orada var. SGK 37 haftanın altında doğan bebeklerde "Curosurf" ödüyor ama büyüklerde ödemiyor. Ama ihtiyaçları olabiliyor. Şöyle bir yöntem yaptık. Bu ilaçlar flakonda, kalanı soğuk zincirde tutarak o ilaçları kullandık. En fazla 3 gün tuttuk o ilaçları. Artırma dedikleri o. Ama sonradan öğrendim ki satmışlar. Bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. İlaçları onda birine satmışlar 300-500 liraya." diye konuştu
Curosurf: Solunum Güçlüğü Sendromu (RDS) izlenen veya Solunum Güçlüğü Sendromu riski altında olan yenidoğan bebekler ile diğer yüzey gerilim azaltıcı eksikliği bulguları izlenen erken doğan bebeklerin tedavisinde kullanılır.
"BAZEN ZARAR ETTİK BAZEN KAR"
Yenidoğan Çetesinin işleyişine ilişkin iddialarda bulunan Sarı, "Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevki yapıyordu. Para veriyorduk bunun için. Mert 'Devlette çalışıyorum, ödemeleri bana yapman sorun olur' dedi. Paraları eşinin hesabına yatırılmasını istedi. Çalışmadığı için SGK'sını yaptık. İlker maaşlı çalışanımdı. Sonra kar ortağı ol dedim ama kar edemedik, olmadı. Yönetimle ben ilgileniyordum. Renas (Kılıç) Reyap'ta çalışıyordu. Renas'tan hasta sevkini rica ederdik, para işlerine girmezdi, ödeme yapmadık. Hesap falan yoktu. Dağınık çalıştık, her şey dağınık. Bazen zarar ettik bazen de yüzde 1-3 arası kar ettik. Hesaplarda görürsünüz zaten. GMZ'yi Deniz'le kurduk, Deniz'i seviyorum. Çalışmayı seviyor. Hastanelerde muhatabımız hastane yöneticileriydi. Sözleşmelerin bir vasfı yoktu, daha çok güvene dayalıydı." diye konuştu.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.