Hiç bir yazımı, “haydi oturayım da bir yazı yazayım” diye yazmadım. Mutlaka ilham veren, yazmaya teşvik edecek bir duygu yaşamam gerek.   Dün bir sohbette liyakat ve KTHY konusu geçti. Bu sabah gözümü KTHY anılarımdan biri ile açtım.   Yıl 2003, KTHY’de basın danışmanı olarak çalışmaya başladım. Başlar başlamaz, YKB ve genel müdürü görevinden ayrıldı. İlk işim veda basın toplantısı düzenlemek oldu. Hemen ardından yeni YKB ve genel müdür atandı. Yılların tecrübesi, adeta refleks haline getirmişti basın toplantıları hazırlamayı.. Saray Otel’de, o dönem burada hemen hemen hiç benzeri yapılmayan çok geniş katılımlı bir basın toplantısı başarı ile gerçekleşti. Herkesin yüzü gülüyor, yeni genel müdür tebrik alıyordu. Aynı günün gecesi toplantı yapıldı ve saat 23.30 da dönemin insan kaynakları müdürü imzalanmak üzere resmî bir evrak getirdi bana. Ödül olarak hosteslerin başına sorumlu olarak Ercan’da görev yapacaktım. İmzalıyorum ama tabi ki sebebini anlamadan.. Çünkü, zaten bir baş hostes var..   Neyse, görev görevdir.. O dönem adaya yeni gelmişiz sağ direksiyon araba kullanmam imkansız. Baş hostes Deren ile konuşuyoruz. “Siz Lefkoşa’ya gelin. Ben her gün Lefkoşa’dan gidiyorum zaten” diyor ve sağolsun o günden sonra yaklaşık iki ay biz bu şekilde keyifli sohbetlerle işimize gidiyoruz. Ekip çok uyumlu, bana yeni bir şeyler yapmak için fırsat sunuyor bu uyum. Önce sistem kuruyoruz. Hemen ardından ünlü bir markanın temsilcisi tarafından hosteslere profesyonel makyaj eğitimi veriliyor. Görev saatlerine göre grup oluşturup, uçuş işletme başkanı kaptanın katılımı ile durum çalışmaları yapıyoruz. Bu çalışmada esas; en normal koşuldan, en anormal koşula varan senaryolarda hosteslerin yolcularla etkili iletişim kurabilmelerinin yolunu açmak.. Hepimizin keyifliyiz.   O dönem bazı hosteslerimiz istem dışı olarak kilolu.. Bu konuda da bir şeyler yapmak lazım diye düşündük. Destek Ankara’dan beslenme uzmanı Yrd. Doç. Melek Yaman’dan geldi. Hemen ertesi gün elimde tartı ve metre ile işe gittim. Uçuşu olmayan tüm hostesleri tek tek sevgili Deren ve ekibi ile tarttık ve boylarını ölçüp, beden kitle indekslerini hesapladık. Uçuşu olan hostesler ertesi gün geldi, aynı süreç yaşandı. Beden kitle indeksi ortalama değerin üzerinde çıkan hosteslerimize uzmanımızdan gelen sağlıklı diyet listesini verdik ve diyete girmelerini istedik. Yine uzmanımızın önerisi ile sağlık sorunu olanların doktorları ile görüşmelerini önerdik. Pek çok hostesimiz büyük bir memnuniyetle listeyi aldılar, bir kaç kişi hariç. Bir sonraki gün Genel Müdürlüğe davet edildim!!! Diyet uygulamasına son vermem gerektiği, sendikanın bu yaklaşımımı zorunlu dayatma olarak algıladığını ve insan haklarına aykırı bulduğunu, bu uygulamayı sürdürürsem greve gidecekleri bilgisi verildi. Şaşkınlığım zirve yaptı ama madem insan haklarına aykırı bir algı vardı. Uygulamadık..   Artık yeniden genel müdürlükteydim. Yeni atanan genel müdür de üç ay sonra görevden alındı, KTHY’de yeni bir dönem başladı. Bu dönemde liyakata değer vermenin ne anlama geldiğini anlatan ve yolumu açan bir örneğim vardı. Bir ömür boyu sevgi ile anacağım dönemin KTHY Genel Sekreteri Enis Okan yeniden yapılanmada etkin isimdi. Bilgi, birikim ve donanımı ile yeni yönetim Enis beye çok saygı duymuş ve yeniden yapılanma sürecini ona teslim etmişti. Ben onun sayesinde, artık yeniden basın danışmanı, aynı zamanda hukuk işleri koordinatörü, disiplin kurulu üyesi ve Caretta Caretta Dergisi proje koordinatörüydüm. Görüş ve önerileri dikkate alan, kendilerine yol açanları rakip olarak görmeyen yöneticilerin en çok kendilerine yardım ettiğini Enis bey ve ekip arkadaşlarımızla birlikte deneyimledik.   Elbette her şey güllük, gülistanlık değildi. Aksiyon filmi gibi anları bolca yaşadık. İstifa edip ayrıldığım güne kadar yaşadıklarımızı o dönem yakın çalıştığımız ekip ile birlikte belki bir gün kitap yapabiliriz.   Uçuş İşletmeden, yer hizmetlerine, teknikten, ikrama ve temel hizmet birimlerinin tamamına varan hizmet yelpazesinin tümünü bünyesinde barındıran KTHY’de 1000 kişi çalışıyordu. Bu yapılanmada doğal olarak, operasyonel kar edilmiyor ama finansman gelirleri ile milli değerin çarkları aksamadan dönüyordu.   KTHY’nın içimizi yakan yok oluş sürecini uzun uzun yazmayayım, zaten hep birlikte yaşadık..   Sadece ekonomik ve milli değerlerin korunması için siyasetin gölgesi olmadan, liyakat esaslı görevlendirmelerin, üst yöneticilerin, kadrolarını rakip görmeden yol almasının, yetki, görev ve sorumlulukların bu esasta dağılımının yapıldığı bir zemin de başarının, aksi durumda hezimetin kaçınılmaz olduğunu hatırlatayım yeter..   KENDİNE USTA DİYEBİLMEK İÇİN ÖNCE USTANI GEÇECEKSİN, SONRA SENİ GEÇECEK USTALAR YETİŞTİRECEKSİN. Japon Ata sözü   YAPABİLECEĞİMİZ HER ŞEYİ YAPSAYDIK, BUNA KENDİMİZ BİLE ŞAŞARDIK.. Thomas Edison