Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

DAHA NE LAZIM!!!!!!!!!!!!

Yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklardır, Covid 19’u HOP VİRÜSÜ diye isimlendirmiştim. Çünkü, durup, dinlenmeden dünyayı ve insanlığı kirleten insanlara “HOP” demişti. Ölüm, çaresizlik ve felaketler karşısında; dil, din, ırk, güçlü, güçsüz fark etmeden hepimizin ne kadar eşit, ne kadar aciz ve zavallı olduğumuzu hatırlatmıştı.  İnsana ve doğaya hizmet eden insanların dışındaki zehir saçan zihniyetin değişip, dönüşeceğini düşünmüştüm. Ne kadar safmışım. Yeni normalde; nispeten normale döndüğümüz zamanda, gördüklerimden gözlerim, duyduklarımdan kulaklarım acıyor. Bu aralar bol bol Neyzen Tevfik’in ruhunu şad ediyorum. “Üstüne alma fakat dinle samur kürkçüyü sen, nasıl olsa kabahat sahibini terk etmez.” Terk etmedi hakikaten.. - Yine özneler “ben" diye başlıyor. - Başta fikir hırsızlığı olmak üzere her tür hırsızlık kesintisiz devam ediyor. - Şiddet eylemleri, nefret söylemleri keskinleşerek, artıyor. - Masum insanların kanı, yine vahşi ellerden oluk oluk akıyor. - Acımasızca atılan iftiralarla kul hakkı afiyetle yeniyor. - Güç uğruna, insanlar, merdiven basamağı yapılıp, üzerlerine taş misali basılıyor. - Hayata şansız başlangıç yapan masum çocuk ve gençlere mutlu bireyler olmaları için yol açmak yerine, suç, fuhuş ve  uyuşturucu yol olarak sunuluyor. - Herkesin bir gün adalete ihtiyacı olacağı gerçeği gün ışığı gibi apaçık ortada dururken, her boyutta adaletsizlik çağlayanlar gibi akıyor. - “Sana güveniyorum” diyebilmenin özlemi her geçen gün daha da artıyor. - Gemisini kurtaran kaptanlar, yanında boğulanları görmeden seyre devam ediyor. - Yoksulluk sarmalı dört bir yanı sarmışken, geçmiş açlıklarını doyurmak için durmadan yiyenlerin, geçmiş üşümüşlüklerini gidermek için üzerlerine servet giyinenlerin görüntüleri rekabet unsuru olarak baş köşede oturuyor. - İnsanlık adına iş yapanları alkışlamak yerine karalamak için o kıymetli nefesler, zehire dönüşüyor.  - Sıcacık bir "merhaba" veya "teşekkür ederim" yerine, küfür ve hakaret maharet sayılıyor. İçim daraldı. Bu erdemsizlikleri daha fazla sıralayamayacağım. Sadece benim değil, çok şükür sayıları hala çok fazla olan insanlarımızın da içleri çok daraldı. “Yazanın niyeti, okuyanın kabiliyeti” diye çok sevdiğim bir söz vardır. Niyetim elbette iyi.. Bütünün, insanlığın, dünyanın hayrı için değişmek, dönüşmek için daha ne bekliyor bazılarımız?? - Volkanlar mı patlasın! - Depremler mi olsun! - Henüz kurtulamadığımız COVID-19’dan daha öldürücü yeni bir virüs mü çıksın! - Dünyaya meteor mu çarpsın! - Ya da her birimizin başına ayrı ayrı taş mı düşsün! Sahi değişmek, dönüşmek için daha ne bekliyoruz?????????
Ekleme Tarihi: 18 Haziran 2021 - Cuma

DAHA NE LAZIM!!!!!!!!!!!!

Yazılarımı okuyanlar hatırlayacaklardır, Covid 19’u HOP VİRÜSÜ diye isimlendirmiştim. Çünkü, durup, dinlenmeden dünyayı ve insanlığı kirleten insanlara “HOP” demişti. Ölüm, çaresizlik ve felaketler karşısında; dil, din, ırk, güçlü, güçsüz fark etmeden hepimizin ne kadar eşit, ne kadar aciz ve zavallı olduğumuzu hatırlatmıştı. 


İnsana ve doğaya hizmet eden insanların dışındaki zehir saçan zihniyetin değişip, dönüşeceğini düşünmüştüm. Ne kadar safmışım. Yeni normalde; nispeten normale döndüğümüz zamanda, gördüklerimden gözlerim, duyduklarımdan kulaklarım acıyor. Bu aralar bol bol Neyzen Tevfik’in ruhunu şad ediyorum. “Üstüne alma fakat dinle samur kürkçüyü sen, nasıl olsa kabahat sahibini terk etmez.” Terk etmedi hakikaten..


- Yine özneler “ben" diye başlıyor.


- Başta fikir hırsızlığı olmak üzere her tür hırsızlık kesintisiz devam ediyor.


- Şiddet eylemleri, nefret söylemleri keskinleşerek, artıyor.


- Masum insanların kanı, yine vahşi ellerden oluk oluk akıyor.


- Acımasızca atılan iftiralarla kul hakkı afiyetle yeniyor.


- Güç uğruna, insanlar, merdiven basamağı yapılıp, üzerlerine taş misali basılıyor.


- Hayata şansız başlangıç yapan masum çocuk ve gençlere mutlu bireyler olmaları için yol açmak yerine, suç, fuhuş ve  uyuşturucu yol olarak sunuluyor.


- Herkesin bir gün adalete ihtiyacı olacağı gerçeği gün ışığı gibi apaçık ortada dururken, her boyutta adaletsizlik çağlayanlar gibi akıyor.


- “Sana güveniyorum” diyebilmenin özlemi her geçen gün daha da artıyor.


- Gemisini kurtaran kaptanlar, yanında boğulanları görmeden seyre devam ediyor.


- Yoksulluk sarmalı dört bir yanı sarmışken, geçmiş açlıklarını doyurmak için durmadan yiyenlerin, geçmiş üşümüşlüklerini gidermek için üzerlerine servet giyinenlerin görüntüleri rekabet unsuru olarak baş köşede oturuyor.


- İnsanlık adına iş yapanları alkışlamak yerine karalamak için o kıymetli nefesler, zehire dönüşüyor.


 - Sıcacık bir "merhaba" veya "teşekkür ederim" yerine, küfür ve hakaret maharet sayılıyor.
İçim daraldı. Bu erdemsizlikleri daha fazla sıralayamayacağım. 
Sadece benim değil, çok şükür sayıları hala çok fazla olan insanlarımızın da içleri çok daraldı. “Yazanın niyeti, okuyanın kabiliyeti” diye çok sevdiğim bir söz vardır. Niyetim elbette iyi.. Bütünün, insanlığın, dünyanın hayrı için değişmek, dönüşmek için daha ne bekliyor bazılarımız??


- Volkanlar mı patlasın!


- Depremler mi olsun!


- Henüz kurtulamadığımız COVID-19’dan daha öldürücü yeni bir virüs mü çıksın!


- Dünyaya meteor mu çarpsın!


- Ya da her birimizin başına ayrı ayrı taş mı düşsün!
Sahi değişmek, dönüşmek için daha ne bekliyoruz?????????

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.