Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

KARINCALAR

Küçüklüğümden beri karıncaları izlerim. Dünyaya yukarıdan bakılsa, milyarlarca insanın, ağızlarında kendilerinden büyük ve ağır lokmaları yuvalarına taşıyan, genelde gruplar halinde yaşayan ve sürekli koşuşturan karıncalar gibi görüneceğini düşünürüm. Onların da 45- 60 günlük ömürlerini tamamlamak için bir düzen kurduklarını, işçi, köle ve kraliçe karıncalar olduğunu, bazılarının başka yuvalara saldırıp, yumurtalarını kırdıklarını , okuduklarından bilirim. Dün verandanın bir bölümünü epey kalabalık bir karınca grubu kaplamıştı. Eski bir bilgi ile onlara doğrudan zarar vermemek, seçimi onlara bırakmak için grup arasındaki boşluklara limon dilimleri koydum. Sonra gelen mesajları okumaya daldım. Başımı kaldırdığımda büyük bir bölümünün gittiğini, kalanların öldüğünü gördüm. Zor, hayli zor bir süreç hepimiz farkındayız; üstüne üstlük ekonomik krizin tam başındayız ama her şeye rağmen evde kalmalıyız ta ki “çıkabilirsiniz” denilecek güne kadar. Durup, dururken yazmadım bunları, bugün ilk ekonomik paketin açıklandığı anda, gözüme takılan “anlaşıldı, biz yarın dükkanı açacağağız” ve benzeri yorumları okudum. Bu konunun gerçek uzmanları “evinizde kalın” çağrıları  ile tehlikenin henüz geçmediği konusunda sürekli uyarı yapıyorlar. Öfkeli ve kendinizi çaresiz hissettiğiniz anlarda, karıncaların ağızlarındaki lokmayı düşürdükleri için değil, limonu dikkate almadıkları için öldüklerini hatırlayınız. Tekrar en içten teşekkürlerimle, şapkalı ve şapkasız  değerlerimizin, bu döneme ait farkındalıkları ile ilgili yorumlarını paylaşıyorum.     EROL BAYSAL: Bu güzel dünyamızı yıllardır kendi ellerimizle imha ediyoruz. Oturduğumuz evimizi bile bile yakmak, yıkmak gibi birşey. Hangi akılla yapılabileceğini de bilmiyorum. Ancak evimize hasar verdiğimizde evimiz başımıza yıkıldığında ne yapacağımızı da sormuyoruz hatta düşünmüyoruz bile.  Acaba insanlık o noktaya mı geldi? Bugün dünyayı alt üst eden bu virüsün boyutu tam 0.3 mikron (yani 1 mm'yi 3000'e bölün) ama yaptığı tesire bir bakın. Işte belki de insanlık meram anlamadığından, ders almadığından, mikroskopla bile görülemeyen bir varlık dünyayı düzeltmek için  tam zamanında ortaya çıkmış gibi...   FATMA COŞAR KINIŞ: İçinde bulunduğumuz zorlu süreçte, çocuklarımın, eşimin, anne ve babamın bana ihtiyaçları var. Sakin ve soğukkanlı olmayı öğrendim.   FİKRİ TOROS: Belki de son 100 yılın en kötü salgınının yol açtığı, etkili mücadelede küresel anlamda yetersiz kalınan bir kriz. Hane halkından devlete kadar her kesimin yaşadığı ve yaşayacağı etkiler, ülkemizin yakın geleceğini yeniden şekillendirecek boyutta. Sadece sağlık sistemimizi değil, ekonomi, siyaset, eğitim ve kültürümüzü yeniden şekillendirecek bir süreçten geçiyoruz. Savaşlardan sonra ilk kez, tüm sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerden oluşan bir ulusal kriz yönetimi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu daha fazla gecikmeden kurulmalı, güçler birleştirilmeli, görev dağılımı ve sorumluluk paylaşılmalıdır. İREM ERKMEN: İspanya’da karantinadayım. Hayatımız ve tarihimiz artık corono dan önce ve sonra olarak değişti..ispanya’da 90 yaş üstü yaşlı çok fazla.. Az da olsa yürüyebilen her yaşlı  her gün mutlaka sokağa çıkar ve sosyal hayatın içinde olurdu. Yaşlıları böyle ise gençleri siz hayal edin. Bugün ise enerjilerine, azimlerine gıptayla baktığım o yaşlıların, birer birer öldüklerini duymak içini acıtıyor. Maalesef, İspanya Hükümeti, Catalunya Özerk Bölgesi Hükümeti ve  Barcelona Belediyesi “eve girin” demekte çok geç kaldı. Bütün hükümetler geç kalıyor.. Şimdi büyük çoğunluk geç de olsa tüm kurallara uyuyorlar, evdelerindeler. Evlerden her daim bir müzik geliyor, şarkı söylüyorlar, balkondan balkona parti yapıyorlar. Polisler, ellerinde gitarla mahallelere gidip, çocuk şarkıları söylüyorlar. Her akşam 20.00 de sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz ve dillerde bir şarkı resistire.. Direneceğim. NEŞE GÜMÜŞ: Evde kal ve yaşa. NİDAİ GÜNGÖRDÜ: İnsan ömründe belki hiç yaşanmayacak belki de bir kez yaşanacak süreci tüm dünya olarak yaşıyoruz. Bu konuda, sadece bizim değil, tüm dünya sistemlerinin hazırlıklı olmadığını gördük. Ben kendi açımdan değerlendirirsem, halkımız tüm kamu kuruluşları içinde en kolay belediyelere ulaşıyor, bizlerde vatandaşa erken dokunabiliyoruz. Bu nedenle bu tip kriz zamanlarında yerel yönetimlerin önemi daha fazla ortaya çıkıyor. Belediyelerin imkanlarının, nüfusları dikkate alınarak güçlendirilmesine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır. Özveri ile şikayet etmeden, hijyen önlemlerini alarak koşturan belediye çalışanlarımıza teşekkür ediyorum. Tüm hazırlıksızlığımıza rağmen, ülke genelinde süreç iyi yönetiliyor. Halkımıza çağrı yapmak isterim, zaman birlik, dayanışma zamanı, kurallara uyarak, evlerinizde , sağlıkla Kalın. FİLİZ BESİM: Bu krizden sonra ne dünya ne de KKTC’nde biz, aynı olmayacağız. Tıpkı insanlık gibi bizim de bir seçim yapmamız gerek.  Bölünmüşlük yolunda mı ilerleyeceğiz yoksa tüm kurumlar ve insan kaynaklarımızla birlik mi olacağız. Eğer bölünmüşlüğü seçersek hem krizin uzamasına hem de toplumun, insanların çok fazla yara almasına neden olacağız. Bügün hükümetin yetişmiş insan kaynaklarından tüm kurumların üzerinde bir kriz komitesini kurması gerekirdi. Hala bunu yapabilirler. Hükümet cumhurbaşkanlığı ve siyasi partiler el ele birlik mesajı vermeliler. Toplumun buna çok ihtiyacı var. Şeffaf doğru ve tarafsız düzgün aralıklarla tek merkezden bilgilendirilmeye ihtiyacı var. Güçlendirilmiş bir ekiple Sağlık Bakanlığının liderliğine ihtiyaç vardır. Gün el ele değil yürek yüreğe birbirimize sarılma günüdür. KAFİYE SEFER: Ben bir süredir zaten hayatın değişen döngüsü üzerine düşünür dururdum. İnsanın hayatını devam ettirebilmesi için temel ihtiyaçları aslında doğanın döngüsel yapısı içinde mevcut. Sadece, toprak, güneş, su, tohum ve sevgi. Değişen dünyada, bunları yetiştirmek için harcanan zaman, bunları almak için işe gidip, para kazanma ihtiyacına dönüşmüş. Elbette, sosyalleşme, dijitalleşme gibi hayatımıza yeni giren gelişmeler ek ihtiyaçlar getiriyor. Ben bu süreçte; özetle, ihtiyaçların barınma, güvenlik, sağlık ve sevgi olduğunu, sadeleştirme ve önceliklendirmenin farkına vadığımızı ve mevcut imkanlara şükretmenin önemini farkettiğimizi düşünüyorum. Yeniden sağlıklı ve özgür günlere kavuşmak dileği ile. NİLAY ANIL: İnsanoğlunun kendini sorgulama zamanı...Tanrı , düşünmemizi, sorgulamamızı ve şükretmeyi unutmamamızı istedi. “Savaş, hırs, kin, saygısızlık, günahsız çocukların ölümleri nereye kadar?” diyor.. İnsanlık değerlerinize sahip çıkın, birlik olmayı, paylaşmayı, empati yapmayı, sevmeyi öğrenin diyor!! Ailenizi hatırlayın, sıcak ev yemeğinin değerini bilin, çocuklarınıza eşinize vakit ayırmayı öğrenin diyor.. Ölümsüz olmadığınızı hatırlayın, bu koşuşturma nereye kadar diyor... Sevdiklerinizin ve sağlığınızın değerini bilin diyor!!! Hepiniz eşitsiniz para pul sıfat geçici  anınızı değerlendirmeyi azla yetinmeyi bilin diyor.... Antik Yunan filozofu Platon’un bir sözü ile yazıyı bitirmek istiyorum. “ karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz, hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.
Ekleme Tarihi: 25 Mart 2020 - Çarşamba

KARINCALAR

Küçüklüğümden beri karıncaları izlerim. Dünyaya yukarıdan bakılsa, milyarlarca insanın, ağızlarında kendilerinden büyük ve ağır lokmaları yuvalarına taşıyan, genelde gruplar halinde yaşayan ve sürekli koşuşturan karıncalar gibi görüneceğini düşünürüm. Onların da 45- 60 günlük ömürlerini tamamlamak için bir düzen kurduklarını, işçi, köle ve kraliçe karıncalar olduğunu, bazılarının başka yuvalara saldırıp, yumurtalarını kırdıklarını , okuduklarından bilirim. Dün verandanın bir bölümünü epey kalabalık bir karınca grubu kaplamıştı. Eski bir bilgi ile onlara doğrudan zarar vermemek, seçimi onlara bırakmak için grup arasındaki boşluklara limon dilimleri koydum. Sonra gelen mesajları okumaya daldım. Başımı kaldırdığımda büyük bir bölümünün gittiğini, kalanların öldüğünü gördüm.

Zor, hayli zor bir süreç hepimiz farkındayız; üstüne üstlük ekonomik krizin tam başındayız ama her şeye rağmen evde kalmalıyız ta ki “çıkabilirsiniz” denilecek güne kadar. Durup, dururken yazmadım bunları, bugün ilk ekonomik paketin açıklandığı anda, gözüme takılan “anlaşıldı, biz yarın dükkanı açacağağız” ve benzeri yorumları okudum. Bu konunun gerçek uzmanları “evinizde kalın” çağrıları  ile tehlikenin henüz geçmediği konusunda sürekli uyarı yapıyorlar. Öfkeli ve kendinizi çaresiz hissettiğiniz anlarda, karıncaların ağızlarındaki lokmayı düşürdükleri için değil, limonu dikkate almadıkları için öldüklerini hatırlayınız.

Tekrar en içten teşekkürlerimle, şapkalı ve şapkasız  değerlerimizin, bu döneme ait farkındalıkları ile ilgili yorumlarını paylaşıyorum.  

 

EROL BAYSAL: Bu güzel dünyamızı yıllardır kendi ellerimizle imha ediyoruz. Oturduğumuz evimizi bile bile yakmak, yıkmak gibi birşey. Hangi akılla yapılabileceğini de bilmiyorum. Ancak evimize hasar verdiğimizde evimiz başımıza yıkıldığında ne yapacağımızı da sormuyoruz hatta düşünmüyoruz bile.  Acaba insanlık o noktaya mı geldi? Bugün dünyayı alt üst eden bu virüsün boyutu tam 0.3 mikron (yani 1 mm'yi 3000'e bölün) ama yaptığı tesire bir bakın. Işte belki de insanlık meram anlamadığından, ders almadığından, mikroskopla bile görülemeyen bir varlık dünyayı düzeltmek için  tam zamanında ortaya çıkmış gibi...
 

FATMA COŞAR KINIŞ: İçinde bulunduğumuz zorlu süreçte, çocuklarımın, eşimin, anne ve babamın bana ihtiyaçları var. Sakin ve soğukkanlı olmayı öğrendim.
 

FİKRİ TOROS: Belki de son 100 yılın en kötü salgınının yol açtığı, etkili mücadelede küresel anlamda yetersiz kalınan bir kriz. Hane halkından devlete kadar her kesimin yaşadığı ve yaşayacağı etkiler, ülkemizin yakın geleceğini yeniden şekillendirecek boyutta. Sadece sağlık sistemimizi değil, ekonomi, siyaset, eğitim ve kültürümüzü yeniden şekillendirecek bir süreçten geçiyoruz. Savaşlardan sonra ilk kez, tüm sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerden oluşan bir ulusal kriz yönetimi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu daha fazla gecikmeden kurulmalı, güçler birleştirilmeli, görev dağılımı ve sorumluluk paylaşılmalıdır.

İREM ERKMEN: İspanya’da karantinadayım. Hayatımız ve tarihimiz artık corono dan önce ve sonra olarak değişti..ispanya’da 90 yaş üstü yaşlı çok fazla.. Az da olsa yürüyebilen her yaşlı  her gün mutlaka sokağa çıkar ve sosyal hayatın içinde olurdu. Yaşlıları böyle ise gençleri siz hayal edin. Bugün ise enerjilerine, azimlerine gıptayla baktığım o yaşlıların, birer birer öldüklerini duymak içini acıtıyor. Maalesef, İspanya Hükümeti, Catalunya Özerk Bölgesi Hükümeti ve  Barcelona Belediyesi “eve girin” demekte çok geç kaldı. Bütün hükümetler geç kalıyor.. Şimdi büyük çoğunluk geç de olsa tüm kurallara uyuyorlar, evdelerindeler. Evlerden her daim bir müzik geliyor, şarkı söylüyorlar, balkondan balkona parti yapıyorlar. Polisler, ellerinde gitarla mahallelere gidip, çocuk şarkıları söylüyorlar. Her akşam 20.00 de sağlık çalışanlarını alkışlıyoruz ve dillerde bir şarkı resistire.. Direneceğim.

NEŞE GÜMÜŞ: Evde kal ve yaşa.

NİDAİ GÜNGÖRDÜ: İnsan ömründe belki hiç yaşanmayacak belki de bir kez yaşanacak süreci tüm dünya olarak yaşıyoruz. Bu konuda, sadece bizim değil, tüm dünya sistemlerinin hazırlıklı olmadığını gördük. Ben kendi açımdan değerlendirirsem, halkımız tüm kamu kuruluşları içinde en kolay belediyelere ulaşıyor, bizlerde vatandaşa erken dokunabiliyoruz. Bu nedenle bu tip kriz zamanlarında yerel yönetimlerin önemi daha fazla ortaya çıkıyor. Belediyelerin imkanlarının, nüfusları dikkate alınarak güçlendirilmesine ihtiyaç olduğu ortaya çıkmıştır. Özveri ile şikayet etmeden, hijyen önlemlerini alarak koşturan belediye çalışanlarımıza teşekkür ediyorum. Tüm hazırlıksızlığımıza rağmen, ülke genelinde süreç iyi yönetiliyor. Halkımıza çağrı yapmak isterim, zaman birlik, dayanışma zamanı, kurallara uyarak, evlerinizde , sağlıkla Kalın.

FİLİZ BESİM: Bu krizden sonra ne dünya ne de KKTC’nde biz, aynı olmayacağız. Tıpkı insanlık gibi bizim de bir seçim yapmamız gerek.  Bölünmüşlük yolunda mı ilerleyeceğiz yoksa tüm kurumlar ve insan kaynaklarımızla birlik mi olacağız. Eğer bölünmüşlüğü seçersek hem krizin uzamasına hem de toplumun, insanların çok fazla yara almasına neden olacağız. Bügün hükümetin yetişmiş insan kaynaklarından tüm kurumların üzerinde bir kriz komitesini kurması gerekirdi. Hala bunu yapabilirler. Hükümet cumhurbaşkanlığı ve siyasi partiler el ele birlik mesajı vermeliler. Toplumun buna çok ihtiyacı var. Şeffaf doğru ve tarafsız düzgün aralıklarla tek merkezden bilgilendirilmeye ihtiyacı var. Güçlendirilmiş bir ekiple Sağlık Bakanlığının liderliğine ihtiyaç vardır. Gün el ele değil yürek yüreğe birbirimize sarılma günüdür.

KAFİYE SEFER: Ben bir süredir zaten hayatın değişen döngüsü üzerine düşünür dururdum. İnsanın hayatını devam ettirebilmesi için temel ihtiyaçları aslında doğanın döngüsel yapısı içinde mevcut. Sadece, toprak, güneş, su, tohum ve sevgi. Değişen dünyada, bunları yetiştirmek için harcanan zaman, bunları almak için işe gidip, para kazanma ihtiyacına dönüşmüş. Elbette, sosyalleşme, dijitalleşme gibi hayatımıza yeni giren gelişmeler ek ihtiyaçlar getiriyor. Ben bu süreçte; özetle, ihtiyaçların barınma, güvenlik, sağlık ve sevgi olduğunu, sadeleştirme ve önceliklendirmenin farkına vadığımızı ve mevcut imkanlara şükretmenin önemini farkettiğimizi düşünüyorum. Yeniden sağlıklı ve özgür günlere kavuşmak dileği ile.

NİLAY ANIL: İnsanoğlunun kendini sorgulama zamanı...Tanrı , düşünmemizi, sorgulamamızı ve şükretmeyi unutmamamızı istedi. “Savaş, hırs, kin, saygısızlık, günahsız çocukların ölümleri nereye kadar?” diyor.. İnsanlık değerlerinize sahip çıkın, birlik olmayı, paylaşmayı, empati yapmayı, sevmeyi öğrenin diyor!! Ailenizi hatırlayın, sıcak ev yemeğinin değerini bilin, çocuklarınıza eşinize vakit ayırmayı öğrenin diyor.. Ölümsüz olmadığınızı hatırlayın, bu koşuşturma nereye kadar diyor... Sevdiklerinizin ve sağlığınızın değerini bilin diyor!!! Hepiniz eşitsiniz para pul sıfat geçici  anınızı değerlendirmeyi azla yetinmeyi bilin diyor....

Antik Yunan filozofu Platon’un bir sözü ile yazıyı bitirmek istiyorum.
“ karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebiliriz, hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkmasıdır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.