Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

ÖZEL”KENDİMİZİ BAŞKASI İLE KIYASLAMAYALIM”

Alanında uzman, konusunda deneyimli, önce insan olup, sonra işini yapanlara hep saygı duydum. HOP diye tanımladığım vahim virüs sürecini yaşadığımız bu günlerde sadece uzmanların sesine kulak verdim. Kitlesel virüs, bizi kitlesel depresyona sokar mı? diye çok merak ettim. Adı bende saklı bir arkadaşım aracılığı ile merakımı İstanbul’da seslendirdim. Sağ ve var olsun, mesleğinde attığı başarılı imzalar ile tanınan Uzman Psikolog Harika Özel danışanları ile yaptığı online terapileri arasında zaman ayırarak, sorularımı cevapladı. Teşekkürlerimle, yine noktasına, virgülüne dokunmadan yazdıklarını sizlerle paylaşıyorum. WHO “ ULUSLARARASI ENDİŞE VERİCİ ACİL HALK SAĞLIĞI DURUMU” Dünya Sağlık Örgütü ‘nün (WHO) uluslararası endişe verici acil halk sağlığı durumu olarak tanımlandığı Covid 19 salgını, küresel olarak sarsıcı bir etki yaratmaktadır. Travmatik her olay gibi Covid 19 salgını ile güvende hissetme ve yaşamımızın istikrarını sürdürmeye yönelik beklentimiz zedelendi. . Sağlık, eğitim, ekonomi alanlarını kapsayan hem bireysel hem de psikososyal etkileri olan travma yaşanıyor. Yaşadığımız küresel salgın afetlerden öğrendiğimiz geçmiş deneyimlerimizi de yeniden gözden geçirmemize yol açıyor. Fiziksel olarak mesafelenip, sosyal olarak etkileşimde kalmayı ve yakınlığı deneyimliyoruz. Travmatik etkisi olan olay ve afetlerde nasıl psikolojik belirtiler / tepkiler gösteriyoruz? Çoğu kez benzer olmakla birlikte, tepkilerin şiddeti, süresi, ilk ortaya çıkış zamanı ve sonlanışı birbirinden farklılık gösterebilir. Karmaşık duygular yaşayabiliriz, duygularımızı tanımlamada zorlanabiliriz. Korku, kaygı, pişmanlık, öfke, karamsarlık, çaresizlik, utanç duygularını yaşayabilir hatta duygularımız tanımlamakta da zorlanabiliriz. Odaklanmada, dikkati toplamada zorluklar yaşayabiliriz. İçe kapanma, konuşmada isteksizlik ya da sıklıkla olay hakkında konuşma isteği görülebilir. Uyku ve iştah problemleri görülebilir. Unutkanlık ve hatırlamada güçlükler yaşanabilir. Gergin ve tahammülsüz olabiliriz. olağandışı durumlarda görülen olağan tepkilerdir aslında. Yakın ilişkilerimizde sorunlar yaşayabiliriz. Özellikle izolasyon / karantina ile evlere çekilip eş, aile ile geçirilen uzun zamanlarda mevcut çözülmemiş çatışmalar yeniden alevlenebilir. Ev içi şiddet görülme oranları artabilir. Olağan dışı bir durumu alışık olduğumuz davranış kalıplarının dışında kalmaya çalışarak yönetmeyi öğreniyoruz. Virüs bulaşma riskine karşı fiziksel olarak mesafelenmek hem kendimizi hem de diğerlerini korumaya dair bir sorumluluk. Bizler desteği, dayanışmayı fiziksel temasla sağlayan bir kültürün içindeyiz. Alışageldiklerimizi değiştiriyor ve yeni duruma uyumlanmaya çalışıyoruz. BU DURUMLA BAŞEDEBİLMEK İÇİN ÖNERİLER NELER OLABİLİR? Öncelikle deneyimlediğimiz duyguların ve tepkilerin doğal olduğunu kabullenmek. Herkesin deneyimi ve kişisel kaynakları farklı olabilir. Kendimizi diğerleri ile kıyaslamamak. O kitap okuyor, film izliyor ben yapamıyorum gibi yargılamalar kendimizi daha kötü hissettirebilir. Üzülmeye, gerektiğinde ağlamaya izin vermekte yarar var. Yakın hissettiklerimizle konuşmak, paylaşmak iyi gelebilir. Fiziksel sağlığımızı tehdit eden bir durumla karşı karşıya olduğumuz için fiziksel bakımımız, beslenmemiz ve uykumuzu iyi alabilmemiz önemli. Tehlike karşısında hayatta kalmak için“savaş-kaç tepkisi” esnasında bazı stres hormonları salınır. Olay uzun süreli etkilediğinde, kaslarda ve duygularda gerginliğe yol açar. Kaygılı ve gergin olduğumuzda nefesimizi tutmaya ya da yüzeysel nefes almaya meğilli oluruz. Fiziksel aktivite, gevşemeye egzersizleri, nefes düzenleme ve nefesle gevşeme egzersizleri etkili olabilir. Fiziksel olarak uzak olsak da duygusal ve sosyal olarak yakınlık ve dayanışmanın yollarını bulabilmemiz önemli. Haber alma ihtiyacımızı güvenilir kaynaklardan alabilmeliyiz. Gün boyu habere maruz kalmak endişemizi yönetmemizde zorlayabilir. Belli zamanlara indirgemek işe yarayabilir. Mümkünse uyumaya yakın saatler olmasın. Kendimizi tamamen haber almaya kapatmamak da gerek. Salgınla mücadelede yeni alınan kararları, bireysel olarak yapılması gerekenleri ve olumlu gelişmeleri öğrenebilmeye açık olmakta yarar var. Kendimizi iyi hissetmeye zorlamak yerine bu aralar yaşadığımız duyguların olağanlığını kabul edip, o duyguları bir miktar yaşamaya izin verip geçmişte yapageldiğimiz ve memnun olduğumuz, iyi gelen ne varsa denemeye izin verirsek iyi olur. Yakın ilişkileri sürdürmek, haberleşmede kalmak yalnız olmadığımızı hatırlatır. İhtiyaçlarımızı açık dile getirebilmek işe yarar. Yalnız kalmaya da sevdiğimiz birinin sesini duymaya da, deneyimlediğimiz duyguları aktarmaya da ihtiyacımız olabilir. Yaşlı bireyler konusunda onlar talep etmesini beklemeden bizim onları aramamız, karşılayabiliyorsak ihtiyaçları konusunda yardımcı olmamız ya da yardımcı olabilecek kişi/ kurumları haberdar edebilmeliyiz. Salgının bir gün sonlanacağını, bu günlerin geride kalacağını kendimize hatırlatarak umudumuzu canlı tutabilmemiz önemli. İhtiyaç dahilinde ruh sağlığı profesyonellerine başvuru yapılmasını da öneririm. Ayrıca pratik bilgi ve öneriler için Türk Psikologlar Derneği ve Türkiye Psikiyatri Derneği ‘ nin internet sayfaları takip edilebilir. Şiddet ve istismar maruziyetlerinde bu alanda mücadele eden STK lar ve kamu kuruluşlarına başvuru yapılmalıdır. SALGIN SONA ERSE DE ETKİLERİ SÜREBİLİR Mİ? Elbette hem bireysel hem de toplumsal olarak sürecektir. Kayıplar sadece tablolarda gösterilen sayılardan ibaret değil. Ölen yakınlarımızı uğurlayamıyoruz. Cenaze merasimleri ya da diğer ritüeller ( mevlütler gibi) geride kalanların acısını paylaşmaya dair önemli destekler. Şu an bundan yoksunuz. Henüz yaslar tutulmuyor. İşsizlik, ekonomik zorluklar önümüzdeki zamanların konusu olacak. Kişilerarası ilişklerde dayanışmayı sağlayıp sürdürebilirsek mevcut durumla başetmememiz mümkün olabilecektir. Bu sebeple salgın sona erdiğinde de sosyal temasların, desteğin sürekliliğini sağlayabilmemiz önemli. Bu vesile ile hastalarımıza ve karantinadaki öğrencilerimize Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nde verilen ücretsiz online psikolojik destek için psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Çakıcı ve ekibine yürekten teşekkürlerimi sunarım. RUH SAĞLIĞIMIZ İÇİN DE DAYANIŞMA LAZIM..
Ekleme Tarihi: 09 Nisan 2020 - Perşembe

ÖZEL”KENDİMİZİ BAŞKASI İLE KIYASLAMAYALIM”

Alanında uzman, konusunda deneyimli, önce insan olup, sonra işini yapanlara hep saygı duydum. HOP diye tanımladığım vahim virüs sürecini yaşadığımız bu günlerde sadece uzmanların sesine kulak verdim. Kitlesel virüs, bizi kitlesel depresyona sokar mı? diye çok merak ettim. Adı bende saklı bir arkadaşım aracılığı ile merakımı İstanbul’da seslendirdim. Sağ ve var olsun, mesleğinde attığı başarılı imzalar ile tanınan Uzman Psikolog Harika Özel danışanları ile yaptığı online terapileri arasında zaman ayırarak, sorularımı cevapladı. Teşekkürlerimle, yine noktasına, virgülüne dokunmadan yazdıklarını sizlerle paylaşıyorum. WHO “ ULUSLARARASI ENDİŞE VERİCİ ACİL HALK SAĞLIĞI DURUMU” Dünya Sağlık Örgütü ‘nün (WHO) uluslararası endişe verici acil halk sağlığı durumu olarak tanımlandığı Covid 19 salgını, küresel olarak sarsıcı bir etki yaratmaktadır. Travmatik her olay gibi Covid 19 salgını ile güvende hissetme ve yaşamımızın istikrarını sürdürmeye yönelik beklentimiz zedelendi. . Sağlık, eğitim, ekonomi alanlarını kapsayan hem bireysel hem de psikososyal etkileri olan travma yaşanıyor. Yaşadığımız küresel salgın afetlerden öğrendiğimiz geçmiş deneyimlerimizi de yeniden gözden geçirmemize yol açıyor. Fiziksel olarak mesafelenip, sosyal olarak etkileşimde kalmayı ve yakınlığı deneyimliyoruz. Travmatik etkisi olan olay ve afetlerde nasıl psikolojik belirtiler / tepkiler gösteriyoruz? Çoğu kez benzer olmakla birlikte, tepkilerin şiddeti, süresi, ilk ortaya çıkış zamanı ve sonlanışı birbirinden farklılık gösterebilir. Karmaşık duygular yaşayabiliriz, duygularımızı tanımlamada zorlanabiliriz. Korku, kaygı, pişmanlık, öfke, karamsarlık, çaresizlik, utanç duygularını yaşayabilir hatta duygularımız tanımlamakta da zorlanabiliriz. Odaklanmada, dikkati toplamada zorluklar yaşayabiliriz. İçe kapanma, konuşmada isteksizlik ya da sıklıkla olay hakkında konuşma isteği görülebilir. Uyku ve iştah problemleri görülebilir. Unutkanlık ve hatırlamada güçlükler yaşanabilir. Gergin ve tahammülsüz olabiliriz. olağandışı durumlarda görülen olağan tepkilerdir aslında. Yakın ilişkilerimizde sorunlar yaşayabiliriz. Özellikle izolasyon / karantina ile evlere çekilip eş, aile ile geçirilen uzun zamanlarda mevcut çözülmemiş çatışmalar yeniden alevlenebilir. Ev içi şiddet görülme oranları artabilir. Olağan dışı bir durumu alışık olduğumuz davranış kalıplarının dışında kalmaya çalışarak yönetmeyi öğreniyoruz. Virüs bulaşma riskine karşı fiziksel olarak mesafelenmek hem kendimizi hem de diğerlerini korumaya dair bir sorumluluk. Bizler desteği, dayanışmayı fiziksel temasla sağlayan bir kültürün içindeyiz. Alışageldiklerimizi değiştiriyor ve yeni duruma uyumlanmaya çalışıyoruz. BU DURUMLA BAŞEDEBİLMEK İÇİN ÖNERİLER NELER OLABİLİR? Öncelikle deneyimlediğimiz duyguların ve tepkilerin doğal olduğunu kabullenmek. Herkesin deneyimi ve kişisel kaynakları farklı olabilir. Kendimizi diğerleri ile kıyaslamamak. O kitap okuyor, film izliyor ben yapamıyorum gibi yargılamalar kendimizi daha kötü hissettirebilir. Üzülmeye, gerektiğinde ağlamaya izin vermekte yarar var. Yakın hissettiklerimizle konuşmak, paylaşmak iyi gelebilir. Fiziksel sağlığımızı tehdit eden bir durumla karşı karşıya olduğumuz için fiziksel bakımımız, beslenmemiz ve uykumuzu iyi alabilmemiz önemli. Tehlike karşısında hayatta kalmak için“savaş-kaç tepkisi” esnasında bazı stres hormonları salınır. Olay uzun süreli etkilediğinde, kaslarda ve duygularda gerginliğe yol açar. Kaygılı ve gergin olduğumuzda nefesimizi tutmaya ya da yüzeysel nefes almaya meğilli oluruz. Fiziksel aktivite, gevşemeye egzersizleri, nefes düzenleme ve nefesle gevşeme egzersizleri etkili olabilir. Fiziksel olarak uzak olsak da duygusal ve sosyal olarak yakınlık ve dayanışmanın yollarını bulabilmemiz önemli. Haber alma ihtiyacımızı güvenilir kaynaklardan alabilmeliyiz. Gün boyu habere maruz kalmak endişemizi yönetmemizde zorlayabilir. Belli zamanlara indirgemek işe yarayabilir. Mümkünse uyumaya yakın saatler olmasın. Kendimizi tamamen haber almaya kapatmamak da gerek. Salgınla mücadelede yeni alınan kararları, bireysel olarak yapılması gerekenleri ve olumlu gelişmeleri öğrenebilmeye açık olmakta yarar var. Kendimizi iyi hissetmeye zorlamak yerine bu aralar yaşadığımız duyguların olağanlığını kabul edip, o duyguları bir miktar yaşamaya izin verip geçmişte yapageldiğimiz ve memnun olduğumuz, iyi gelen ne varsa denemeye izin verirsek iyi olur. Yakın ilişkileri sürdürmek, haberleşmede kalmak yalnız olmadığımızı hatırlatır. İhtiyaçlarımızı açık dile getirebilmek işe yarar. Yalnız kalmaya da sevdiğimiz birinin sesini duymaya da, deneyimlediğimiz duyguları aktarmaya da ihtiyacımız olabilir. Yaşlı bireyler konusunda onlar talep etmesini beklemeden bizim onları aramamız, karşılayabiliyorsak ihtiyaçları konusunda yardımcı olmamız ya da yardımcı olabilecek kişi/ kurumları haberdar edebilmeliyiz. Salgının bir gün sonlanacağını, bu günlerin geride kalacağını kendimize hatırlatarak umudumuzu canlı tutabilmemiz önemli. İhtiyaç dahilinde ruh sağlığı profesyonellerine başvuru yapılmasını da öneririm. Ayrıca pratik bilgi ve öneriler için Türk Psikologlar Derneği ve Türkiye Psikiyatri Derneği ‘ nin internet sayfaları takip edilebilir. Şiddet ve istismar maruziyetlerinde bu alanda mücadele eden STK lar ve kamu kuruluşlarına başvuru yapılmalıdır. SALGIN SONA ERSE DE ETKİLERİ SÜREBİLİR Mİ? Elbette hem bireysel hem de toplumsal olarak sürecektir. Kayıplar sadece tablolarda gösterilen sayılardan ibaret değil. Ölen yakınlarımızı uğurlayamıyoruz. Cenaze merasimleri ya da diğer ritüeller ( mevlütler gibi) geride kalanların acısını paylaşmaya dair önemli destekler. Şu an bundan yoksunuz. Henüz yaslar tutulmuyor. İşsizlik, ekonomik zorluklar önümüzdeki zamanların konusu olacak. Kişilerarası ilişklerde dayanışmayı sağlayıp sürdürebilirsek mevcut durumla başetmememiz mümkün olabilecektir. Bu sebeple salgın sona erdiğinde de sosyal temasların, desteğin sürekliliğini sağlayabilmemiz önemli. Bu vesile ile hastalarımıza ve karantinadaki öğrencilerimize Pembe Köşk Psikiyatri Hastanesi’nde verilen ücretsiz online psikolojik destek için psikiyatr Prof. Dr. Mehmet Çakıcı ve ekibine yürekten teşekkürlerimi sunarım. RUH SAĞLIĞIMIZ İÇİN DE DAYANIŞMA LAZIM..
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.