Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

Sakin, biraz sakin ama tedbirli..

Bir dönem panik atak ile pek yakın iletişim içindeydim. Panik ataktan ölmeyeceğimi anladığım gün, onunla son buluşmam oldu. "Hayırdır? durduk yerde neden konumuz panik atak mı dediniz? İşte, yanıt; Suni ya da gerçek toplumsal krizlerin, paniğe kapılıp, bu duyguyu hızla yaymakla aşılmadığı, aksine tetiklendiği, örnekleri ile mevcuttur. İçinde bulunduğumuz bilişsel çağda çeşitli şehir efsanelerini, sosyal medya da, "bunu yayalım" diyerek, çok farklı algı ve duygusal yapıya sahip ergenlikten, ileri yaşlara varan geniş bir insan kitlesine süratle ulaştırıyoruz. Bunun sonucunda, damarlarda kan yerine, nerdeyse panik duygusunun dolaşmaya başlayacağını ve de tabiri caiz ise kalbin panikle besleneceğini söylemek için ne doktor ne de kahin olmaya gerek yok sanırım. Şimdiki krizimizin adı Corona Virüsü. Hiç de hafife alınacak bir kriz değil ama kıyamet de kopmuyor. Bu virüs krizi de diğer krizler gibi ilk ne de son olacak. Üstelik, pat diye de gelmedi. Hatta “geliyorum” diye bağıra, çağıra geldi. Böyle zamanlarda halk, tıpkı çocukların güçlü ebeveynlerin yanında duyduğu güven gibi güven duyacağı yönetim ister. Gerekli önlemlerin alındığını, tam ve eksiksiz olarak içinde bulunulan durum hakkında gerçeği bilmek ister, hele de konu sağlıksa.. Yakın tarihimiz çeşitli isimlerle adlandırılan virüs krizi yaşanmışlıkları ile dolu. Pardon, "Bu onlara benzemiyor mu?" dediniz? Tabii benzemeyecek, çünkü, dünya değişiyor, virüsler mi değişmeyecek? Ne “yeter öleceksek ölelim” şarkısını söyleyelim, ne de “su akar, yatağını bulur” ruh haline bürünelim. Tedbiri elden bırakmadan, kitlesel tedbir alınmasında yapıcı baskı uygulayarak, felaket tellallığı yapmadan, konunun uzmanlarının yaptığı açıklamaları dikkate alarak, yol alalım. Kitlesel tedbiri biz alacak değiliz elbette. Konunun adresindeki yetkililer; Zaten yeterince geç kalınan gerçek uzmanlardan oluşan kriz masası kuruluyor mu? Vatandaş, merak ettiklerini, sizlerin vereceği bir telefondan yetkili ağızlara sorabilecek mi? “Temsili olarak beni yönetenler, sağlığımı düşünüyor”un güvenini yaşayabilecek mi? Seçim gailesi, yerine biraz da bu gaileler çekilecek mi? Niyetimi yanlış okumayın olur mu? Hayat bir mücadele; kendi tedbirlerimizi olabildiğince alarak, ruh ve beden sağlığımızı korumaya çalışarak hayatın akışını devam ettirmek ve kitlesel tedbirlerin alınmasını yetkililerden talep etmek zorundayız. Aksi halde, toplumsal olarak gireceğimiz depresyonun, bize virüslerden daha fazla zarar vereceğinin farkında olmalıyız. Sakin, biraz sakin ama tedbirle..
Ekleme Tarihi: 11 Mart 2020 - Çarşamba

Sakin, biraz sakin ama tedbirli..

Bir dönem panik atak ile pek yakın iletişim içindeydim. Panik ataktan ölmeyeceğimi anladığım gün, onunla son buluşmam oldu. "Hayırdır? durduk yerde neden konumuz panik atak mı dediniz? İşte, yanıt; Suni ya da gerçek toplumsal krizlerin, paniğe kapılıp, bu duyguyu hızla yaymakla aşılmadığı, aksine tetiklendiği, örnekleri ile mevcuttur. İçinde bulunduğumuz bilişsel çağda çeşitli şehir efsanelerini, sosyal medya da, "bunu yayalım" diyerek, çok farklı algı ve duygusal yapıya sahip ergenlikten, ileri yaşlara varan geniş bir insan kitlesine süratle ulaştırıyoruz. Bunun sonucunda, damarlarda kan yerine, nerdeyse panik duygusunun dolaşmaya başlayacağını ve de tabiri caiz ise kalbin panikle besleneceğini söylemek için ne doktor ne de kahin olmaya gerek yok sanırım. Şimdiki krizimizin adı Corona Virüsü. Hiç de hafife alınacak bir kriz değil ama kıyamet de kopmuyor. Bu virüs krizi de diğer krizler gibi ilk ne de son olacak. Üstelik, pat diye de gelmedi. Hatta “geliyorum” diye bağıra, çağıra geldi. Böyle zamanlarda halk, tıpkı çocukların güçlü ebeveynlerin yanında duyduğu güven gibi güven duyacağı yönetim ister. Gerekli önlemlerin alındığını, tam ve eksiksiz olarak içinde bulunulan durum hakkında gerçeği bilmek ister, hele de konu sağlıksa.. Yakın tarihimiz çeşitli isimlerle adlandırılan virüs krizi yaşanmışlıkları ile dolu. Pardon, "Bu onlara benzemiyor mu?" dediniz? Tabii benzemeyecek, çünkü, dünya değişiyor, virüsler mi değişmeyecek? Ne “yeter öleceksek ölelim” şarkısını söyleyelim, ne de “su akar, yatağını bulur” ruh haline bürünelim. Tedbiri elden bırakmadan, kitlesel tedbir alınmasında yapıcı baskı uygulayarak, felaket tellallığı yapmadan, konunun uzmanlarının yaptığı açıklamaları dikkate alarak, yol alalım. Kitlesel tedbiri biz alacak değiliz elbette. Konunun adresindeki yetkililer; Zaten yeterince geç kalınan gerçek uzmanlardan oluşan kriz masası kuruluyor mu? Vatandaş, merak ettiklerini, sizlerin vereceği bir telefondan yetkili ağızlara sorabilecek mi? “Temsili olarak beni yönetenler, sağlığımı düşünüyor”un güvenini yaşayabilecek mi? Seçim gailesi, yerine biraz da bu gaileler çekilecek mi? Niyetimi yanlış okumayın olur mu? Hayat bir mücadele; kendi tedbirlerimizi olabildiğince alarak, ruh ve beden sağlığımızı korumaya çalışarak hayatın akışını devam ettirmek ve kitlesel tedbirlerin alınmasını yetkililerden talep etmek zorundayız. Aksi halde, toplumsal olarak gireceğimiz depresyonun, bize virüslerden daha fazla zarar vereceğinin farkında olmalıyız. Sakin, biraz sakin ama tedbirle..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.