Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

TAKDİR MAKAMLARININ

Bürokrasinin belki de en klişe ama en içerikli söylemlerinden biridir “TAKDİR MAKAMLARININ”.. Astlar, danışmanlar uygun görmedikleri, değişmesi gerektiğini düşündükleri ve doğrudan yanlış gördüklerini üstlerine aktarırlar ve hiyerarşinin bir gereği olarak sözlerini “ takdir makamlarının” diye tamamlarlar. 11 Ekim’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor ve seçimlerde en üst makam seçmendir. Bugün seslenişim demokrasinin vaz geçilmezi seçmenlere olacak.. SAYIN SEÇMENLER 1. Demokrasi ve hoşgörü kültürünün örneklerinin özgürce sergilendiği bir ülkede yaşıyoruz. Ne büyük lütuf.. 2. “Sistem hasta” deyip, bol bol tanı koyuyoruz sosyolog doktorlar olarak ama tedavi adına somut adımlar atmaktan imtina ederek.. 3. Sistemin en büyük hastalığının küçük coğrafyalarda süreci seçmenlerin küçük ya da büyük çıkarlarının belirlediği ve büyük ölçüde adayların bu yaklaşıma uyumlanmasından kaynaklandığı konusunda sanırım hemfikiriz. 4. Sistem hastalığının bir diğer önemli sebebinin de istikrarsız hükümetler ve buna bağlı yasal süreler tamamlanmadan sürekli seçime gidilmesi olduğunun da farkındayız herhalde.. 5. İstisnaları tenzih ederek, seçilmiş yönetenlerin atamalarda liyakat gibi en temel unsuru yok sayarak, atama yaptıklarını görüyor muyuz?? Tabiki evet, hem de yıllardır.. 6. Ekonominin kamburu olduğunun sıklıkla ifade edildiği müşavirlerin de, ökse otları gibi kendiliğinden var olup, çoğalmadıklarının da farkındayız diye var sayıyorum. 7. Kamu reformu adına başlatılmış onlarca projeye harcanan emek ve bütçeden bu projelere aktarılan kaynakların da heba olduğunu da görüyoruz değil mi?? Emsali az görünür yarım kalan projelerimizle ACI GERÇEKLER adlı bir müze kurabiliriz sanıyorum. 8. Sahi bütün bunları yapan seçilmişler gökten zembille mi indiler?? Onları biz seçtik. Bunu hiç sorguluyor muyuz?? 9. Seçimlerin sadece adayların değil seçmenin de sınavı olduğunu ne zaman fark edeceğiz?? 10. Biz değişmeden, oturup sistemi ve seçtiklerimizi eleştirmemizin hayatımızdan çaldığı zamana hiç acımıyor muyuz? 11. Aynı düşünenler, birlik olup, üzerinde uzlaşabileceğiniz adayların ortaya çıkması için niye pozitif baskı uygulamıyorsunuz? 12. Anormal bir dönemde, daha hangi anormal koşulların bizi beklediğini bilmezken her şey normal gibi davranma lüksümüz var mı? 13. Yürütmenin iki temel temel unsurundan biri olan Bakanlar Kurulu, toplumun aynası olan Cumhuriyet Meclisi’ndeki, bizim seçtiğimiz temsilcilerimiz arasından seçilerek, oluşturuluyor, bunu da biliyoruz değil mi?? 14. Şimdi yürütmenin iki unsurundan biri olan Cumhurbaşkanını seçmek için sandığa giderken, geçmiş bütün günahları bugün temize çekmek için biraz geç kalmadık mı? 15. 11 aday ile 11 Ekim’de seçime gidiliyorken, “nasıl olsa hiç bir şey değişmeyecek” diyerek, elimizde ki tek gücü, oyumuzu heba edip, sandığı boykot etmek neyi değiştirecek? Bir cevabımız var mı? 16. Her birimiz zaman zaman çok öfkelendik, haksız da değildik..  Oysa ki içinde bulunduğumuz anormal koşullar ne övgü ne sövgü zamanı değildi.. Hayatta ve ayakta kalma zamanıydı, hala da öyle.. Süreci daha da karmaşık hale getirmeden seçimin bizim de sınavımız olduğunu idrak etmek hepimize biraz iyi gelecek. 17. Bu seçimde, sadece Cumhurbaşkanını seçmeyeceğiz. Anayasa değişikliği için de oy kullanacağız. Geciken adaletin, adaletin özüne aykırı olduğunu en iyi mağdurlar bilir. Bu seçimde yargı sürecini kısmen de olsa hızlandıracak bir fırsat sunuluyor. Hiç olmazsa bu fırsatı değerlendirmek için bile olsa sandığa gitsek ne iyi olur.. 18. Zihniyetlerimizde devrim yapmazsak, Ömer Hayyam’ın dediği gibi “türkü aynı türkü, sazın teli değişti” örneklerini yaşaya yaşaya ömür tüketiriz. SAYIN SEÇMENLER TAKDİR MAKAMLARININ
Ekleme Tarihi: 04 Ekim 2020 - Pazar

TAKDİR MAKAMLARININ

Bürokrasinin belki de en klişe ama en içerikli söylemlerinden biridir “TAKDİR MAKAMLARININ”..

Astlar, danışmanlar uygun görmedikleri, değişmesi gerektiğini düşündükleri ve doğrudan yanlış gördüklerini üstlerine aktarırlar ve hiyerarşinin bir gereği olarak sözlerini “ takdir makamlarının” diye tamamlarlar.

11 Ekim’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyor ve seçimlerde en üst makam seçmendir. Bugün seslenişim demokrasinin vaz geçilmezi seçmenlere olacak..

SAYIN SEÇMENLER
1. Demokrasi ve hoşgörü kültürünün örneklerinin özgürce sergilendiği bir ülkede yaşıyoruz. Ne büyük lütuf..
2. “Sistem hasta” deyip, bol bol tanı koyuyoruz sosyolog doktorlar olarak ama tedavi adına somut adımlar atmaktan imtina ederek..
3. Sistemin en büyük hastalığının küçük coğrafyalarda süreci seçmenlerin küçük ya da büyük çıkarlarının belirlediği ve büyük ölçüde adayların bu yaklaşıma uyumlanmasından kaynaklandığı konusunda sanırım hemfikiriz.
4. Sistem hastalığının bir diğer önemli sebebinin de istikrarsız hükümetler ve buna bağlı yasal süreler tamamlanmadan sürekli seçime gidilmesi olduğunun da farkındayız herhalde..
5. İstisnaları tenzih ederek, seçilmiş yönetenlerin atamalarda liyakat gibi en temel unsuru yok sayarak, atama yaptıklarını görüyor muyuz?? Tabiki evet, hem de yıllardır..
6. Ekonominin kamburu olduğunun sıklıkla ifade edildiği müşavirlerin de, ökse otları gibi kendiliğinden var olup, çoğalmadıklarının da farkındayız diye var sayıyorum.
7. Kamu reformu adına başlatılmış onlarca projeye harcanan emek ve bütçeden bu projelere aktarılan kaynakların da heba olduğunu da görüyoruz değil mi?? Emsali az görünür yarım kalan projelerimizle ACI GERÇEKLER adlı bir müze kurabiliriz sanıyorum.
8. Sahi bütün bunları yapan seçilmişler gökten zembille mi indiler?? Onları biz seçtik. Bunu hiç sorguluyor muyuz??
9. Seçimlerin sadece adayların değil seçmenin de sınavı olduğunu ne zaman fark edeceğiz??
10. Biz değişmeden, oturup sistemi ve seçtiklerimizi eleştirmemizin hayatımızdan çaldığı zamana hiç acımıyor muyuz?
11. Aynı düşünenler, birlik olup, üzerinde uzlaşabileceğiniz adayların ortaya çıkması için niye pozitif baskı uygulamıyorsunuz?
12. Anormal bir dönemde, daha hangi anormal koşulların bizi beklediğini bilmezken her şey normal gibi davranma lüksümüz var mı?
13. Yürütmenin iki temel temel unsurundan biri olan Bakanlar Kurulu, toplumun aynası olan Cumhuriyet Meclisi’ndeki, bizim seçtiğimiz temsilcilerimiz arasından seçilerek, oluşturuluyor, bunu da biliyoruz değil mi??
14. Şimdi yürütmenin iki unsurundan biri olan Cumhurbaşkanını seçmek için sandığa giderken, geçmiş bütün günahları bugün temize çekmek için biraz geç kalmadık mı?
15. 11 aday ile 11 Ekim’de seçime gidiliyorken, “nasıl olsa hiç bir şey değişmeyecek” diyerek, elimizde ki tek gücü, oyumuzu heba edip, sandığı boykot etmek neyi değiştirecek? Bir cevabımız var mı?
16. Her birimiz zaman zaman çok öfkelendik, haksız da değildik..  Oysa ki içinde bulunduğumuz anormal koşullar ne övgü ne sövgü zamanı değildi.. Hayatta ve ayakta kalma zamanıydı, hala da öyle.. Süreci daha da karmaşık hale getirmeden seçimin bizim de sınavımız olduğunu idrak etmek hepimize biraz iyi gelecek.
17. Bu seçimde, sadece Cumhurbaşkanını seçmeyeceğiz. Anayasa değişikliği için de oy kullanacağız. Geciken adaletin, adaletin özüne aykırı olduğunu en iyi mağdurlar bilir. Bu seçimde yargı sürecini kısmen de olsa hızlandıracak bir fırsat sunuluyor. Hiç olmazsa bu fırsatı değerlendirmek için bile olsa sandığa gitsek ne iyi olur..
18. Zihniyetlerimizde devrim yapmazsak, Ömer Hayyam’ın dediği gibi “türkü aynı türkü, sazın teli değişti” örneklerini yaşaya yaşaya ömür tüketiriz.

SAYIN SEÇMENLER
TAKDİR MAKAMLARININ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.