Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

YENİ NORMALDE 2’NCi GÜN DEDİLER Kİ!

Dün başladığım ve açıklamalar geldikçe devam edeceğim bu yazı dizisinde sadece bir elçiyim. Malum kendimizi zaman zaman bir filmin içinde hissettiğimiz zamanların insanlarıyız. Bu nedenle söz, sürecin gerçek oyuncularında ve kitlelerin temsilcilerinde. Zaman kadar hızla koşmak zorunda kaldıkları bir dönemde, bana ayırdıkları süre için yürekten teşekkürlerimle “ yeni normalimiz ile ilgili görüşleriniz nedir?” soruma gelen yanıtları paylaşıyorum. ARKASI YARIN.. DR. ALİ PİLLİ SAĞLIK BAKANI Yurt dışından ülkeye gelişlerde yeni bir döneme girmiş bulunmaktayız. Daha önce aktardığım gibi Covid-19 dünyada bitmediği sürece ülkemizde de bitmiş sayılmayacaktır.  Bu süreçte kendimizi korumak ve kurallara uymak büyük önem taşıyor. Özellikle 65 yaş üstü bireyler ve risk grubunda olanların kendini koruması ve kalabalık ortamlardan kaçınmaları gerekmektedir.  Bizler de maskelerimizi takarak, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyarak hem kendimizi hem de sevdiklerimizi korumalıyız.  Sağlık Bakanlığı olarak, tüm ekibimizle birlikte halkımızın sağlığı için gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyoruz.  Sağlığı ön planda tutarak hareket etmeye, gerekli tüm tedbirleri almaya devam ediyoruz .  Ben halkıma en başından beri güveniyorum.Salgınla mücadelede birlikte savaş verdik ve kazandık. Şu anda yine halkın desteği ve duyarlılığı ile bu savaşı yeniden kazanacağımıza kuşku duymamaktayım.   Kurallara uyalım, sağlığımızı koruyalım! ERHAN ARIKLI YDP GENEL BAŞKANI Pozitif vakıa olmadan geçirdiğimiz 73 günlük rüya dönemi bugün gelen pozitif vakıa ile sona erdi.  Bu rüya dönemini ilelebet sürdürmemiz mümkün değildi. Er veya geç Corona ile tekrar yüzleşecektik. Halkta ciddi bir korku ve panik var. Bu paniğin sebebi, dünyada bu virüs üzerinden güç kavgası yapan emperyal güçlerin oluşturduğu korku imparatorluğunun etkisi kadar, hükümetin bu vakıasız günlerde gerekli altyapı hazırlıklarını yapmamış olması. Hala daha bir pandemin hastahanemiz yok. Satın aldığımız ventilatörler kutularından bile çıkartılmamış ve denenmemiş. Elimizdeki kit stokumuz yetersiz. Günde en fazla 300 test yapabilecek bir kapasite ile ne turizmi ne de eğitim sektörünü canlandırabiliriz. Halk sağlık alanındaki bu yetersizliklere bakarak dehşete kapılıyor ve haklı olarak panik yapıyor. Sırtını devlete dayamış bazı kesimlerle, bankadaki parasının kabarıklığına güvenen malum çevreler açılıma karşı çıkıyorlar. Onlar Hükümete "eksikleri tamamlayın. Sonra açılın" demek yerine sakın kapıları açmayın. Hele Türkiye ile hiç açmayın. Rahatımızı bozmayın" diyorlar. Bilmiyorlarki açılım olmazsa bu ekonomi bir kaç ay sonra tamamen tükenir. Aç kalan on binler ortada ne hükümet bırakır, ne de devlet. Bu açılım kaçınılmaz. Virüsle buluşmamızda kaçınılmaz. Ama tedbirsizlik kader değil. Özetle boş geçen 73 gün. Ve bu 73 günün sadece edebiyatını yapan bir hükümet. Meclis kürsüsünde dediğim gibi;" Bu hükümet bu halkın başına gelen corona kadar büyük bir talihsizliktir. Coronaya değil, kaderimize yanalım... PROF. DR. MEHMET ÇAKICI  TKP-YG GENEL BAŞKANI Hükümetin ülkeye girişleri karantina uygulanmaksızın 1 Temmuz’dan itibaren serbest bırakma kararının zamansız olduğu yönündeki görüşümüzü yaptığımız açıklamalarla daha önce halkın bilgisine getirmiştik.  Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği riskli ülkeleri dikkate almadan yapılmak istenen açılımın getirebileceği riskleri önlemeye yönelik elle tutulabilen hiçbir önlem alınmadığı gerçeği de ortada durmaktadır. Hükümet normalleştirme adımlarını atarkende yapılan uyarıları dikkate almadan açılacak işyerlerinde hizmet verecek kişilere eğitim ve sertifikasyon işlemleri yapmadan açılma yolunu seçmiştir. “İlanihaye uçuşlar açılmasın” demiyoruz ancak gerekli önlem ve tedbirler alınmadan sadece PCR testinin yeterli olmadığı kanısındayız. Gelen bazı yolculardan PCR testi istenmediği bazı yolcular tarafından açıklanmış, bazı kişilerin imzalanacağı söylenen taahhütnameye rağmen toplu alanlarda dolaştıkları görüntülerle ortaya çıkmıştır. Ülkemize gelen 3 kişinin test sonuçlarının pozitif çıkması sonucu tedavilerine başlanması  bu gerçekliği doğrular niteliktedir. Ülkeye gelen bazı insanlara yapılan ayrıcalık ve jet krizinin yaratttığı güvensizlik insanları panik ve korku haline sürüklemiştir. Panik ve anksiyetinin Kovid-19 sürecinde artış gösterdiği de dikkate alınırsa, vatandaşın kendini güvende hissetmek istemesinden daha doğal bir şey yoktur. Tüm bunlar yaşanırken, Sağlık Bakanlığının Güney Kıbrıs'tan havayolu üzerinden gelenler dahil olmak üzere, deniz ve havayolu ile gelen tüm yolcuların PCR testlerinin yapılmasının ardından test sonuçları çıkıncaya kadar karantina otellerinde gözetim altında tutulacakları açıklamasını da, baştan düşünülmesi gereken geç kalınmış bir tedbir olarak değerlendiriyoruz.  Hükümet nasıl ki normalleşme adımlarını atarken bilimsel ve uzman görüşlerini dikkate almadıysa, 1 Temmuz sonrasında da aynı yolu izleyerek bir kez daha sınıfta kalmıştır. Bu noktada en büyük görev, salgın döneminde olduğu gibi yine vatandaşın kendisine düşmektedir. Panik yapmadan kendi önlemlerimizi almaya devam etmemiz gerekiyor. Hükümet yetkililerinin de toplum sağlığını riske atmadan, 1 Temmuz açılım kararı ile ilgili olarak yeniden aklıselimle düşünmeye, bazı çevrelerin baskılarına kulak vermek yerine, bilimin ışığını takip ederek sağlık alanında uzman kişi ve kuruluşların tavsiyelerini dikkate almaları artık kaçınılmazdır. CANDAN AVUNDUK KIBRIS TÜRK SANAYİ ODASI BAŞKANI Pandemi nedeni ile  Dünyada insan dolaşımının durduğu bu günlerde,  ekonomik faaliyetler yavaşlama ve durma noktasına gelmiştir. Bu nedenle, tüketim düşmüş, pazarda ise ciddi bir daralma olmuştur. Günümüz koşullarında insan dolaşımının küresel salgın nedeni ile etkilenmis olması, ülke ekonomilerinin de  gelişimi önüde engel oluşturmaktadır.  Adamız özeline inecek olursak, dışarıdan ithal edilen bu virüse karşın, geliş kapılarının zamanında kapatılmış ve içeride bulunan az sayıda vakanın kontrol altında tutulması ile sağlık alanında,  ciddi bir başarı yakalamıştır. Sağlık alanındaki tüm eksik altyapımıza rağmen, bazI fedakarca çalışan doktor, hemşire ve sağlık  görevlilerimizin göstermis oldukları başarı ve halkımızın göstermiş olduğu duyarlılık da göz ardı edilmemelidir.  Adamızı dünyaya pazarlarken, an itibari ile steril  bir toplum olma özelliğimizi öne çıkartmalı,  bu ortamın korunması içinse, 1 Temmuz itibari ile adamıza yurtdışından gelmeye başlayan ziyaretçilerimizin gerekli tıbbi testlerinin yapıldığından ve takip sistemlerinin doğru bir şekilde kurgulandığından emin olmayız. Bu koşullarla, ülkemize gelecek sağlıklı ziyaretci sayısı, ülkemizin ekonomik gelirini doğrudan yükseltecektir.  Kontrolsüz ve takipsiz kabullerin oluşturacağı komplikasyonlar nedeni ile dar ve küçük de olsa kendi kendimize oluşturduğumuz ekonomimizin bile riske atılmasına neden olabileceği unutulmamalıdır. Biz dahil,  dünya genelinin bilmediği ve ilk defa karşılaştığı,  sağlık ve ekonomik alanlardaki bu farklı durum, herkesi şaşkına çevirmiştir. Bununla yaşamayı henüz bilmesek de yaşayarak öğrendiğimiz bu süreçten, en az hasar ile kurtulmanın yollarını temkinli ve doğru planlamalıyız. SAMİ ÖZUSLU KIBRIS TÜRK GAZETECİLER BİRLİĞİ BAŞKANI Covid süreci tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de şaşırtıcı, ürkütücü ve de öğretici oldu. Hem hastalığı tanımak, hem virüsle yaşamayı öğrenmek bugüne kadar deneyim sahibi olduğumuz bir konu değildi. Pandemi sürecinde medya ve basın mensupları da çok çetin bir mücadele verdi. Hepimiz yeni duruma adapte olmaya çalıştık. Corona virüsü ile birlikte basının önemi bir kez daha ortaya çıktı. Yalan haber, bilgi kirliliği, manipülasyon, ötekileştirme bu sürece damgasını vurdu. Sosyal medya en kontrolsüz mecra olarak çok olumsuz ve tehlikeli işlerin yapıldığı bir alana dönüştü. İyi yanları bir tarafa, sosyal medyanın kötü niyet ya da bilinçsizlik nedeniyle nelere yol açabileceği bir daha teyit edildi. Tam da bu noktada gazetecilik devreye girdi. Kamuoyunun doğru bilgi alma ihtiyacı basın tarafından sağlandı. Kapanma döneminde basın adeta 1'inci kuvvet oldu. Yargı ve yasamanın kapalı olduğu, yürütmenin de çok yalpaladığı günlerde tek doğru bilgi kaynağı oldu basın. Üstelik de en kötü, en zor koşullara rağmen, herkes can derdindeyken basın emekçileri görev başındaydı. Eve hapsolmuş insanlar için doğru bilgi ve objektif yorum almak su ve hava gibi elzemdi, yaşamsaldı. Çok kısaca şunun altını çizip bitireyim: Covid 19 dönemi tek tek bireylere Kıbrıs Türk basınının ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Annan Planı referandumu döneminden bu yana toplum ile basın ilk kez böylesine bütünleşti. UĞUR ERGÜN GENÇ İŞADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI Küresel Covid 19 salgını sebebiyle Mart ayı içerisinde büyük bir panikle tecrit altına girdik. Ortama bilinmezlik ve tecrübesizlik hakimdi dolayısıyla sürecin yönetiminde yaşanan tüm aksaklıkları, öngörüsüzlükleri ve hataları toplum olarak bir noktaya kadar tolere ettik ve kendi kendimizi de koruduk.  Aradan geçen 3.5 ayda hükümetin vaadlerinin çok büyük bir kısmını yerine getirmediğini, çok şükür henüz yüzleşmediğimiz ada çapında bir salgın halinde pandemi hastanesi, kit sayısının artırılması, personelin eğitilmesi, kişisel koruyucuların tedarik edilmesi ve sair konularda hiçbir hazırlık yapmadığını, rüzgarda savrulan yapraklar gibi kararlara imza attığını gözlemliyoruz. 100 gün heba edilmiştir.  Toplumumuz da büyük oranda rehavete kapılmıştır ve tüm bu gerçekler ışığında ülkenin riskli ülkelerden girişlere açılmış olmasının ne ekonomik, ne sosyal açıdan hiçbir makul izahı yoktur.  Yeni normal diye bir kavrama inanmıyorum çünkü normale dönüş şartları asla oluşmamıştır, yeni normalimiz hükümetimiz tarafından ‘sürekli bir risk halinde’ tutulmak olarak tanımlanabilir. OKYAY SADIKOĞLU MÜSİAD KIBRIS BAŞKANI Hükümetlere güvenmek, onlara bu gibi olağanüstü durumlarda yardımcı olmak gerek. İlk günden itibaren gerek yazılı gerekse sözlü olarak görüş ve önerilerimizi Sayın Başbakanla paylaştık, alınan önlemlere destek verdik. İki başlıkta değerlendirebileceğimiz bu durumun sağlık bacağı ilk önceleri iyi yönetilmiş olsa da sonradan çelişkili ve yanlışa varan ifadelerle sekteye uğramıştır. Pandemi hastanesi yapım süreci de bunların en önemlisi olup, verilen sözün tutulmaması da güvensizliğe sebep olmuştur. İkinci bacağında ise ekonomi plansız ve programsız bir şekilde, esnafın ve iş insanlarının beklentilerinin çok altında yürütülmeye çalışılmış, sadece devlet memurlarına yönelik maaş ödeme çabasıyla geçiştirilmiştir. Turizm ve yüksek öğrenim içinse hala daha net bir çalışma görememekteyiz. Hükümetimizden akılcı ve adil politikalar üretim uygulamasını beklemekteyiz. Bu süreçte elimizdeki tüm imkanları da halkımız için seferber etmeye de hazırız. ENVER MAMÜLCÜ KIBRIS TÜRK İŞ İNSANLARI DERNEĞİ BAŞKANI Dünyada yer alan kötü illet  virüs yayılımının, Ülkede ölümcül nitelikte olmaması sevindirici bir gelişme olmuştur. Halk, iradesi, bilinci ile birlikte hareket edebilirlik kabiliyetini ortaya koymuştur.  Bu başarının en büyük pay sahipleri büyük bir özveri ile çalışan sağlık emekçileri, güvenlik ve denetim emekçileridir. Bu süreçte yine ezber bozulmamış, mücbir sebepten ötürü özel sektöre ayrımcılık yapılmıştır. Sosyal Devlet anlayışına uymayan bu yaklaşım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarihinde kara bir lekedir. Halkın büyük desteği ile sağlıkta sağlanan başarının ekonomik yönden taçlandırılmaması insanların ekmek davasında büyük sıkıntılar yaşanmasına sebep olmuştur. Bunda büyük pay sahibi hükümet edenler olmuştur. Sağlıkta hala bazı acil önlemlerin alınmaması, pandemi hastanesi yapılmamasının yanı sıra ülke ekonomik dinamiklerini için acil önlemler ve iyileştirmeler için yol haritasının olmaması , üretim ve planlamadan kopuk bir   düşünce içerisinde seçim stratejileri ile yol alındığını gösteriyor. Bu gösterge, parlementer sistemin tıkanıklığını giderecek stratejiler geliştirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır. EN ÖNCE VE İLLAKİ SAĞLIK OLSUN. Yarın bu köşede buluşmak üzere sağlıkla kalınız.
Ekleme Tarihi: 02 Temmuz 2020 - Perşembe

YENİ NORMALDE 2’NCi GÜN DEDİLER Kİ!

Dün başladığım ve açıklamalar geldikçe devam edeceğim bu yazı dizisinde sadece bir elçiyim. Malum kendimizi zaman zaman bir filmin içinde hissettiğimiz zamanların insanlarıyız. Bu nedenle söz, sürecin gerçek oyuncularında ve kitlelerin temsilcilerinde. Zaman kadar hızla koşmak zorunda kaldıkları bir dönemde, bana ayırdıkları süre için yürekten teşekkürlerimle “ yeni normalimiz ile ilgili görüşleriniz nedir?” soruma gelen yanıtları paylaşıyorum.

ARKASI YARIN..

DR. ALİ PİLLİ
SAĞLIK BAKANI

Yurt dışından ülkeye gelişlerde yeni bir döneme girmiş bulunmaktayız.
Daha önce aktardığım gibi Covid-19 dünyada bitmediği sürece ülkemizde de bitmiş sayılmayacaktır. 
Bu süreçte kendimizi korumak ve kurallara uymak büyük önem taşıyor. Özellikle 65 yaş üstü bireyler ve risk grubunda olanların kendini koruması ve kalabalık ortamlardan kaçınmaları gerekmektedir.  Bizler de maskelerimizi takarak, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uyarak hem kendimizi hem de sevdiklerimizi korumalıyız. 
Sağlık Bakanlığı olarak, tüm ekibimizle birlikte halkımızın sağlığı için gece gündüz demeden çalışmaya devam ediyoruz. 
Sağlığı ön planda tutarak hareket etmeye, gerekli tüm tedbirleri almaya devam ediyoruz . 
Ben halkıma en başından beri güveniyorum.Salgınla mücadelede birlikte savaş verdik ve kazandık. Şu anda yine halkın desteği ve duyarlılığı ile bu savaşı yeniden kazanacağımıza kuşku duymamaktayım.  
Kurallara uyalım, sağlığımızı koruyalım!

ERHAN ARIKLI
YDP GENEL BAŞKANI

Pozitif vakıa olmadan geçirdiğimiz 73 günlük rüya dönemi bugün gelen pozitif vakıa ile sona erdi. 
Bu rüya dönemini ilelebet sürdürmemiz mümkün değildi. Er veya geç Corona ile tekrar yüzleşecektik.
Halkta ciddi bir korku ve panik var. Bu paniğin sebebi, dünyada bu virüs üzerinden güç kavgası yapan emperyal güçlerin oluşturduğu korku imparatorluğunun etkisi kadar, hükümetin bu vakıasız günlerde gerekli altyapı hazırlıklarını yapmamış olması. Hala daha bir pandemin hastahanemiz yok. Satın aldığımız ventilatörler kutularından bile çıkartılmamış ve denenmemiş. Elimizdeki kit stokumuz yetersiz. Günde en fazla 300 test yapabilecek bir kapasite ile ne turizmi ne de eğitim sektörünü canlandırabiliriz.
Halk sağlık alanındaki bu yetersizliklere bakarak dehşete kapılıyor ve haklı olarak panik yapıyor.
Sırtını devlete dayamış bazı kesimlerle, bankadaki parasının kabarıklığına güvenen malum çevreler açılıma karşı çıkıyorlar. Onlar Hükümete "eksikleri tamamlayın. Sonra açılın" demek yerine sakın kapıları açmayın. Hele Türkiye ile hiç açmayın. Rahatımızı bozmayın" diyorlar. Bilmiyorlarki açılım olmazsa bu ekonomi bir kaç ay sonra tamamen tükenir. Aç kalan on binler ortada ne hükümet bırakır, ne de devlet. Bu açılım kaçınılmaz. Virüsle buluşmamızda kaçınılmaz. Ama tedbirsizlik kader değil. Özetle boş geçen 73 gün. Ve bu 73 günün sadece edebiyatını yapan bir hükümet. Meclis kürsüsünde dediğim gibi;" Bu hükümet bu halkın başına gelen corona kadar büyük bir talihsizliktir. Coronaya değil, kaderimize yanalım...

PROF. DR. MEHMET ÇAKICI 
TKP-YG GENEL BAŞKANI

Hükümetin ülkeye girişleri karantina uygulanmaksızın 1 Temmuz’dan itibaren serbest bırakma kararının zamansız olduğu yönündeki görüşümüzü yaptığımız açıklamalarla daha önce halkın bilgisine getirmiştik.  Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği riskli ülkeleri dikkate almadan yapılmak istenen açılımın getirebileceği riskleri önlemeye yönelik elle tutulabilen hiçbir önlem alınmadığı gerçeği de ortada durmaktadır. Hükümet normalleştirme adımlarını atarkende yapılan uyarıları dikkate almadan açılacak işyerlerinde hizmet verecek kişilere eğitim ve sertifikasyon işlemleri yapmadan açılma yolunu seçmiştir.
“İlanihaye uçuşlar açılmasın” demiyoruz ancak gerekli önlem ve tedbirler alınmadan sadece PCR testinin yeterli olmadığı kanısındayız. Gelen bazı yolculardan PCR testi istenmediği bazı yolcular tarafından açıklanmış, bazı kişilerin imzalanacağı söylenen taahhütnameye rağmen toplu alanlarda dolaştıkları görüntülerle ortaya çıkmıştır. Ülkemize gelen 3 kişinin test sonuçlarının pozitif çıkması sonucu tedavilerine başlanması  bu gerçekliği doğrular niteliktedir. Ülkeye gelen bazı insanlara yapılan ayrıcalık ve jet krizinin yaratttığı güvensizlik insanları panik ve korku haline sürüklemiştir. Panik ve anksiyetinin Kovid-19 sürecinde artış gösterdiği de dikkate alınırsa, vatandaşın kendini güvende hissetmek istemesinden daha doğal bir şey yoktur. Tüm bunlar yaşanırken, Sağlık Bakanlığının Güney Kıbrıs'tan havayolu üzerinden gelenler dahil olmak üzere, deniz ve havayolu ile gelen tüm yolcuların PCR testlerinin yapılmasının ardından test sonuçları çıkıncaya kadar karantina otellerinde gözetim altında tutulacakları açıklamasını da, baştan düşünülmesi gereken geç kalınmış bir tedbir olarak değerlendiriyoruz.  Hükümet nasıl ki normalleşme adımlarını atarken bilimsel ve uzman görüşlerini dikkate almadıysa, 1 Temmuz sonrasında da aynı yolu izleyerek bir kez daha sınıfta kalmıştır.
Bu noktada en büyük görev, salgın döneminde olduğu gibi yine vatandaşın kendisine düşmektedir. Panik yapmadan kendi önlemlerimizi almaya devam etmemiz gerekiyor. Hükümet yetkililerinin de toplum sağlığını riske atmadan, 1 Temmuz açılım kararı ile ilgili olarak yeniden aklıselimle düşünmeye, bazı çevrelerin baskılarına kulak vermek yerine, bilimin ışığını takip ederek sağlık alanında uzman kişi ve kuruluşların tavsiyelerini dikkate almaları artık kaçınılmazdır.

CANDAN AVUNDUK
KIBRIS TÜRK SANAYİ ODASI BAŞKANI

Pandemi nedeni ile  Dünyada insan dolaşımının durduğu bu günlerde,  ekonomik faaliyetler yavaşlama ve durma noktasına gelmiştir. Bu nedenle, tüketim düşmüş, pazarda ise ciddi bir daralma olmuştur. Günümüz koşullarında insan dolaşımının küresel salgın nedeni ile etkilenmis olması, ülke ekonomilerinin de  gelişimi önüde engel oluşturmaktadır. 
Adamız özeline inecek olursak, dışarıdan ithal edilen bu virüse karşın, geliş kapılarının zamanında kapatılmış ve içeride bulunan az sayıda vakanın kontrol altında tutulması ile sağlık alanında,  ciddi bir başarı yakalamıştır. Sağlık alanındaki tüm eksik altyapımıza rağmen, bazI fedakarca çalışan doktor, hemşire ve sağlık  görevlilerimizin göstermis oldukları başarı ve halkımızın göstermiş olduğu duyarlılık da göz ardı edilmemelidir. 
Adamızı dünyaya pazarlarken, an itibari ile steril  bir toplum olma özelliğimizi öne çıkartmalı,  bu ortamın korunması içinse, 1 Temmuz itibari ile adamıza yurtdışından gelmeye başlayan ziyaretçilerimizin gerekli tıbbi testlerinin yapıldığından ve takip sistemlerinin doğru bir şekilde kurgulandığından emin olmayız. Bu koşullarla, ülkemize gelecek sağlıklı ziyaretci sayısı, ülkemizin ekonomik gelirini doğrudan yükseltecektir. 
Kontrolsüz ve takipsiz kabullerin oluşturacağı komplikasyonlar nedeni ile dar ve küçük de olsa kendi kendimize oluşturduğumuz ekonomimizin bile riske atılmasına neden olabileceği unutulmamalıdır. Biz dahil,  dünya genelinin bilmediği ve ilk defa karşılaştığı,  sağlık ve ekonomik alanlardaki bu farklı durum, herkesi şaşkına çevirmiştir. Bununla yaşamayı henüz bilmesek de yaşayarak öğrendiğimiz bu süreçten, en az hasar ile kurtulmanın yollarını temkinli ve doğru planlamalıyız.

SAMİ ÖZUSLU
KIBRIS TÜRK GAZETECİLER BİRLİĞİ BAŞKANI

Covid süreci tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de şaşırtıcı, ürkütücü ve de öğretici oldu. Hem hastalığı tanımak, hem virüsle yaşamayı öğrenmek bugüne kadar deneyim sahibi olduğumuz bir konu değildi.
Pandemi sürecinde medya ve basın mensupları da çok çetin bir mücadele verdi. Hepimiz yeni duruma adapte olmaya çalıştık.
Corona virüsü ile birlikte basının önemi bir kez daha ortaya çıktı. Yalan haber, bilgi kirliliği, manipülasyon, ötekileştirme bu sürece damgasını vurdu. Sosyal medya en kontrolsüz mecra olarak çok olumsuz ve tehlikeli işlerin yapıldığı bir alana dönüştü. İyi yanları bir tarafa, sosyal medyanın kötü niyet ya da bilinçsizlik nedeniyle nelere yol açabileceği bir daha teyit edildi.
Tam da bu noktada gazetecilik devreye girdi. Kamuoyunun doğru bilgi alma ihtiyacı basın tarafından sağlandı. Kapanma döneminde basın adeta 1'inci kuvvet oldu. Yargı ve yasamanın kapalı olduğu, yürütmenin de çok yalpaladığı günlerde tek doğru bilgi kaynağı oldu basın.
Üstelik de en kötü, en zor koşullara rağmen, herkes can derdindeyken basın emekçileri görev başındaydı.
Eve hapsolmuş insanlar için doğru bilgi ve objektif yorum almak su ve hava gibi elzemdi, yaşamsaldı.
Çok kısaca şunun altını çizip bitireyim: Covid 19 dönemi tek tek bireylere Kıbrıs Türk basınının ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Annan Planı referandumu döneminden bu yana toplum ile basın ilk kez böylesine bütünleşti.

UĞUR ERGÜN
GENÇ İŞADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI

Küresel Covid 19 salgını sebebiyle Mart ayı içerisinde büyük bir panikle tecrit altına girdik. Ortama bilinmezlik ve tecrübesizlik hakimdi dolayısıyla sürecin yönetiminde yaşanan tüm aksaklıkları, öngörüsüzlükleri ve hataları toplum olarak bir noktaya kadar tolere ettik ve kendi kendimizi de koruduk. 
Aradan geçen 3.5 ayda hükümetin vaadlerinin çok büyük bir kısmını yerine getirmediğini, çok şükür henüz yüzleşmediğimiz ada çapında bir salgın halinde pandemi hastanesi, kit sayısının artırılması, personelin eğitilmesi, kişisel koruyucuların tedarik edilmesi ve sair konularda hiçbir hazırlık yapmadığını, rüzgarda savrulan yapraklar gibi kararlara imza attığını gözlemliyoruz. 100 gün heba edilmiştir. 
Toplumumuz da büyük oranda rehavete kapılmıştır ve tüm bu gerçekler ışığında ülkenin riskli ülkelerden girişlere açılmış olmasının ne ekonomik, ne sosyal açıdan hiçbir makul izahı yoktur. 
Yeni normal diye bir kavrama inanmıyorum çünkü normale dönüş şartları asla oluşmamıştır, yeni normalimiz hükümetimiz tarafından ‘sürekli bir risk halinde’ tutulmak olarak tanımlanabilir.

OKYAY SADIKOĞLU
MÜSİAD KIBRIS BAŞKANI

Hükümetlere güvenmek, onlara bu gibi olağanüstü durumlarda yardımcı olmak gerek.
İlk günden itibaren gerek yazılı gerekse sözlü olarak görüş ve önerilerimizi Sayın Başbakanla paylaştık, alınan önlemlere destek verdik. İki başlıkta değerlendirebileceğimiz bu durumun sağlık bacağı ilk önceleri iyi yönetilmiş olsa da sonradan çelişkili ve yanlışa varan ifadelerle sekteye uğramıştır. Pandemi hastanesi yapım süreci de bunların en önemlisi olup, verilen sözün tutulmaması da güvensizliğe sebep olmuştur. İkinci bacağında ise ekonomi plansız ve programsız bir şekilde, esnafın ve iş insanlarının beklentilerinin çok altında yürütülmeye çalışılmış, sadece devlet memurlarına yönelik maaş ödeme çabasıyla geçiştirilmiştir. Turizm ve yüksek öğrenim içinse hala daha net bir çalışma görememekteyiz.
Hükümetimizden akılcı ve adil politikalar üretim uygulamasını beklemekteyiz.
Bu süreçte elimizdeki tüm imkanları da halkımız için seferber etmeye de hazırız.

ENVER MAMÜLCÜ
KIBRIS TÜRK İŞ İNSANLARI DERNEĞİ BAŞKANI

Dünyada yer alan kötü illet  virüs yayılımının, Ülkede ölümcül nitelikte olmaması sevindirici bir gelişme olmuştur. Halk, iradesi, bilinci ile birlikte hareket edebilirlik kabiliyetini ortaya koymuştur.  Bu başarının en büyük pay sahipleri büyük bir özveri ile çalışan sağlık emekçileri, güvenlik ve denetim emekçileridir. Bu süreçte yine ezber bozulmamış, mücbir sebepten ötürü özel sektöre ayrımcılık yapılmıştır. Sosyal Devlet anlayışına uymayan bu yaklaşım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarihinde kara bir lekedir. Halkın büyük desteği ile sağlıkta sağlanan başarının ekonomik yönden taçlandırılmaması insanların ekmek davasında büyük sıkıntılar yaşanmasına sebep olmuştur. Bunda büyük pay sahibi hükümet edenler olmuştur. Sağlıkta hala bazı acil önlemlerin alınmaması, pandemi hastanesi yapılmamasının yanı sıra ülke ekonomik dinamiklerini için acil önlemler ve iyileştirmeler için yol haritasının olmaması , üretim ve planlamadan kopuk bir   düşünce içerisinde seçim stratejileri ile yol alındığını gösteriyor. Bu gösterge, parlementer sistemin tıkanıklığını giderecek stratejiler geliştirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

EN ÖNCE VE İLLAKİ SAĞLIK OLSUN. Yarın bu köşede buluşmak üzere sağlıkla kalınız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.