Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

Yeni normalin ilk gününde dediler ki!

Bütün dünya ülkelerini olduğu gibi KKTC’ni de derinden sarsan ve sarsıcı etkilerinin ne zaman sonlanacağını hiç kimsenin bilemediği COVİD 19 salgını sıra dışı günler yaşatmaya devam ediyor. Artık günlerini saymayı unutacak kadar normal bulduğumuz 0 vaka haberleri, kimsenin kahraman aramadığı, bu adada nefes alan neredeyse herkesin kahraman olduğu bir dönemdi. Geçmiş zaman kullandım, çünkü, yeni normalimize bugün “MERHABA” dedik. Hepimiz için sonunun sağlık olmasını dilediğimiz yepyeni deneyimler serisi başlıyor. Ben yeni normalimizin ilk gününde sadece elçilik yapmak istedim ve sordum “yeni normalimizin ilk gününü nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye. Gerçek anlamda koşarcasına yaşadıkları bu günde zaman ayıran değerli isimlere yürekten teşekkürlerimle, verilen cevapları bir elçi olarak paylaşıyorum. ERSİN TATAR BAŞBAKAN Halkımızın sağlığı çok önemli, elbette dikkate alıyoruz.. Bu nedenle gelecek yolcu uçağa binmeden 72 saat öncesinden PCR testi yaptıracak ve buraya geldiğinde bir test daha yapılacaktır. Ekonomik olarak yapıyı sürdürmek zorundayız.  Oteller ve üniversiteler çok önemli, aksi halde yıkım çok büyük olur. Kontrollü bir şekilde açılım doğru olandır. SİBEL SİBER KKTC ESKİ BAŞBAKANI, CUMHURİYET MECLİSİ ESKİ BAŞKANI İçinde bulunduğumuz süreç, uzun soluklu bir kriz yönetimi gerektirir. Kriz yönetiminde, bilimsel temelde kararlar almak, hızla uygulamaya koymak ve halkla iyi bir iletişim kurmak esastır. Bunlardan herhangi biri eksikse, güven kaybı oluşur... Güvensizlik ise kaos ortamı yaratır...Şimdi içinde bulunduğumuz duruma bakacak olursak, yapılan çalışmalardaki eksiklik veya gecikme, ( sağlık alt yapısının ne durumda olduğu ile ilgili doyurucu açıklama henüz yapılmamış olması)  alınan tedbirlerle ilgili doğru ve zamanında bilgilendirme yapılmaması, yetkili ağızların çelişkili açıklamaları, sıklıkla karar değiştirmeleri, doğru ve sağlıklı bilgilendirme olduğuna dair kuşkuları artırmakta; bu da halkımızda panik ve korkuya sebebiyet vermektedir. O nedenle içinde bulunduğumuz bu sürecin uzun soluklu olduğu gerçeğinden hareketle bundan sonra "bilimin üstünlüğü" prensibi ile kararların alınmasını bir kez daha dile getirmek istiyorum. Bugünkü uygulamalara baktığımızda bu prensibin gözardı edildiği aşikardır. Halkımızı panik ve korkuya sevketmeden, güven yaratarak bu süreci sağlıklı bir şekilde  yönetmek mümkün... Yapılması gerekenlerle ilgili daha geniş açıklamalarımı kamuoyuyla daha önce paylaşmıştım... FİKRİ ATAOĞLU DP GENEL BAŞKANI Pandemi sonrası açılım, bütün dünyanın yaptığı bir uygulama. Küresel dünyanın uğradığı karantina sürecinin ertesinde, en gelişmiş ülkelerde bile sancılı bir geçiş olan Açılım Süreci, ciddi bir yol haritası ve planlama çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte KKTC Hükümeti’nin açılıma dair karar ve politikalarını onaylamak veya güvenmek maalesef ki mümkün değil. Hiçbir vizyon ve planlamaya dayanmayan açılım süreci, halkın Hükümete duyduğu güvensizlik nedeniyle istenilen ve arzu edilen noktada ilerleyemiyor. İcra yeteneğini kaybetmiş UBP-HP Hükümeti’ne liderlik eden parti başkanlarının Cumhurbaşkanı adaylıklarından başka bir derdi olmadığı görüşü de, halkta varolan son derece ciddi bir şüphe.  Sosyal medyaya göre politika oluşturan Hükümetin, alınan veya alınacak her kararda bu popülist yaklaşımın ipuçları gözlemlenmektedir. Bunun yanı sıra, Hükümet popülist yaklaşımlara sırtını dayayarak politika oluşturmaya çalıştıkça halkta ve sektörlerde ciddi bir güven bunalımı doğmuştur.  Öyle ki, halk Hükümet edenlerin her sözünü şüphe ve şaibe ile karşılarken, özellikle küçük ve orta ölçek işletmeler, turizm sektörü ve üniversiteler neredeyse iflas eşiğine gelmiştir. Temmuz ve Ağustos aylarında ise, bu uygulamaların bir sonucu olarak ciddi bir sosyo-ekonomik patlamalara tanık olacağımız endişesini taşıyoruz. Bununla birlikte, Devletin organize etme yeteneğini sıfırlayan Hükümet sebebi ile başlayan uçak seferlerine rağmen, ülkemize gelmeyi düşünen turistler birer birer vazgeçmektedirler. İşin özü, Hükümetin izlemekte olduğu açılım politikaları maalesef ki akıl ve izandan yoksun, plan ve stratejiden nasibini almamış yaklaşımlar içermektedir. Ve bu yaklaşımlar halkımızda güven bunalımını doğururken, sektörlerimizde de iflaslara sebep olabilecek boyutlara varmaktadır. CEMAL ÖZYİĞİT TDP GENEL BAŞKANI  UBP-HP Hükümeti tüm uyarılara rağmen, bilim insanlarının da görüşlerini hiçe sayarak bir karar almış ve ısrarla 1 Temmuz’da ülkeye karantinasız giriş uygulamasını başlatmıştır. Nitekim korkulan oldu ve dün gece yarısından itibaren başlayan gelişler sonrasında ortaya çıkan olay ve gelişmelerle tüm toplumun sağlığı riske atıldı. Pandemi Hastanesini bitirmeyen ve sağlık altyapısını güçlendirmeyen hükümet, yeterli denetimleri de yapmayarak toplum sağlığını riske atmıştır.  Dün akşam adaya gelen yolculardan PCR testi istenmediği, bizzat gelen bazı yolcular tarafından açıklandı. Ayrıca gelen bazı kişilerin ev ve otel karantinası yerine sokakta dolaştığı, hatta toplu alanlara gittikleri görüntülerle ortaya çıkmıştır. “Hükümet bu denetimlerin yapılamayacağını bilmiyor muydu? Daha önce denenmiş ve olamayacağı ortaya çıkan bir durumda ısrar etmek tüm toplumun sağlığını riske atmak değil midir? Şunu da açıkça belirtmek isterim ki, TDP ülkeye gelişlere karşı değildir. Ancak ülke kategorileri DSÖ’nün ortaya koyduğu kriterlere göre olmalı. Bu çerçevede de ülkemize ister kara, isterse hava ve deniz limanlarından kim gelirse gelsin, herkese ayni kriterler uygulanmalıdır. ÖZLEM GÜRKUT KTTB BAŞKANI Sürecin tüm dünya gibi bizim ülkemiz için de zor ve olağanüstü olduğu ortadadır. Bugüne kadar hiç bilmediğimiz bir hastalıkla hep birlikte mücadele ve halkımızın gösterdiği uyum ve özveri sayesinde geldik. Bizim ülkemizin zayıf ekonomisi, insan trafiğine en çok da turizme dayalı gelirlerinin de farkında olarak daha fazla kapalı kalmamızın da ciddi ve onarılmaz yaralar açacağının farkındayız. Diğer yandan açılma ile ülkemizde yeniden COVID-19 vakalarının görülebileceği de bir gerçektir. Ancak bilimsel veriler bu virüsün toplumların 67’si hastalığa karşı bağışık hale gelene kadar hız kesmeyeceğini de göstermektedir. Bu nedenledir ki virüsle yaşamayı öğrenmek ve gerekli şartları oluşturmak en akıllı çıkış yolu olarak gözükmektedir. Pandemi sadece bir sağlık sorunu olmanın ötesinde tüm sektörleri ilgilendiren etkiler yarattığından koordinasyonu sağlayarak multidisipliner bir yaklaşımla yönetilmesi gerekmektedir. Açılma ile her ne önlem alırsak alalım bir miktar riski karşılamaya hazırlıklı olmamız gerekmektedir. Karşılanabilir bir riski göze alırken en önemli önşart ise sağlık alanında COVID-19 vakalarımız için ek bir kapasite yaratmış ve organizasyonu tamamlamış olmamızdı. Bizim sağlık sistemimiz pandemiden önce de artan nüfus ve yaşanan ekonomik sorunlarla artan talep karşısında zaten belli noktalarda yetersizlik içinde idi. Bu nedenle ciddi bir ek kapasite (yatak, yoğun bakım olanağı, cihaz, ilaç, test kapasitesi ve personel) yaratmak özellikle gerekliydi. Sağlıktaki hazırlıklar tamamlanmadan açılmaya gittiğimiz için Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği olarak endişelerimizi ve uyarılarımızı tekrar tekrar dile getiriyoruz. KTTB, sağlık alanındaki yatak ve yoğun bakım kapasitesinin artırılmasına, sağlık personeline dair organizasyonun oluşturulmasına, ihtiyaç duyulan ek sağlık personelinin göreve alınıp, eğitimlerin tamamlanmasına, kişisel koruyucu ekipmanların yanı sıra hastaların tanı, bakım ve tedavisinde ihtiyaç duyulacak ilaç, malzeme ve cihazların tamamlanmasına, temaslı takip programı ve ekiplerinin tamamlanıp geliştirilmesine, test kiti sayısının ve kapasitesinin ihtiyacı karşılayacak şekilde artırılmasına olanak sağlayacak bir sürenin daha kazanılması ve çalışmaların derhal başlatılması amacı ile 1 Temmuz 2020 itibarı ile yürürlüğe giren ve ülkemize yüksek riskli ülkelerden karantinasız olarak giriş yapılabilmesine olanak sağlayacak Bakanlar Kurulu kararlarının iptali ve yürütmenin durdurulması talebi ile 29 Haziran 2020 tarihinde Yüksek İdare Mahkemesi’nde dava dosyalamıştır. Açılma sürecinde alınması gereken kamusal ve toplumsal tedbirlerin yanı sıra bireysel tedbirler de çok önemlidir. Hepimizin bulunduğumuz ortamlarda maske-fiziki mesafe ve hijyen kurallarına titizlikle uymamız hepimizin sağlığı açısından çok önemlidir. Bunun gibi hastalık için risk grubundaki bireylerin korunması da hepimizin dikkat etmesi gereken bir başka konudur. TURGAY DENİZ KTTO BAŞKANI Ne yazık ki gözlemlerim, gerek yurttaşlarımızın, gerekse işletmelerimizin ilan edilmiş sağlık önlemlerine yeterince uymadıkları şeklindedir. Bu önlemlerin uygulanıp uygulanmadığını denetleyen de bulunmamaktadır. Gelinen aşamada, yurt içinde yaşamımızı sürdürürken almamız gereken Covid-19 önlemlerinin hatırlanması, hatırlatılması ve bu önlemlere uyulmasını sağlayacak denetim mekanizmasının devreye konulması gerekmektedir. DİLEK YAVUZ YANIK BÜYÜKELÇİ/MÜŞAVİR Sayın Sağlık Bakanı bir süre önce endişeli ve korkuyor olduğunu ifade etmiş ancak korkusunun altını doldurmamıştı.. Otoritenin korktuğu bir noktada halkın endişe ve korkusu katlanarak artar.. Mart ayından bu yana, açılımın doğal olarak gerçekleşeceğini bile bile hepimizin içini biraz olsun rahatlatacak ve endişeleri az da olsa giderecek ne önlemler alındığını halâ tam olarak bilmiyoruz..Somut ve sayısal temelde verilere ihtiyacımız vardır..Sağlık alanında Covid19 için çalışacak olanların sayısı ve olanakları güçlendirildi mi ? PCR testlerini yapmaya ehil kaç sağlık çalışanı var? Pozitif vaka görülmesi durumunda temas takip yöntemi nedir? Yoğun bakım imkanları geliştirildi açıklaması daha somut şekle sokulabilir mi? Kaç ventilatör  var? Bu ve endişeye neden olan benzeri sorulara tatmin edici yanıtlar verilmediği sürece halkın paniği artacak ve yönetime inancı ve güveni iyice kaybolacak.
Ekleme Tarihi: 01 Temmuz 2020 - Çarşamba

Yeni normalin ilk gününde dediler ki!

Bütün dünya ülkelerini olduğu gibi KKTC’ni de derinden sarsan ve sarsıcı etkilerinin ne zaman sonlanacağını hiç kimsenin bilemediği COVİD 19 salgını sıra dışı günler yaşatmaya devam ediyor. Artık günlerini saymayı unutacak kadar normal bulduğumuz 0 vaka haberleri, kimsenin kahraman aramadığı, bu adada nefes alan neredeyse herkesin kahraman olduğu bir dönemdi. Geçmiş zaman kullandım, çünkü, yeni normalimize bugün “MERHABA” dedik. Hepimiz için sonunun sağlık olmasını dilediğimiz yepyeni deneyimler serisi başlıyor. Ben yeni normalimizin ilk gününde sadece elçilik yapmak istedim ve sordum “yeni normalimizin ilk gününü nasıl değerlendiriyorsunuz?” diye. Gerçek anlamda koşarcasına yaşadıkları bu günde zaman ayıran değerli isimlere yürekten teşekkürlerimle, verilen cevapları bir elçi olarak paylaşıyorum.

ERSİN TATAR
BAŞBAKAN

Halkımızın sağlığı çok önemli, elbette dikkate alıyoruz.. Bu nedenle gelecek yolcu uçağa binmeden 72 saat öncesinden PCR testi yaptıracak ve buraya geldiğinde bir test daha yapılacaktır. Ekonomik olarak yapıyı sürdürmek zorundayız.  Oteller ve üniversiteler çok önemli, aksi halde yıkım çok büyük olur. Kontrollü bir şekilde açılım doğru olandır.

SİBEL SİBER
KKTC ESKİ BAŞBAKANI, CUMHURİYET MECLİSİ ESKİ BAŞKANI

İçinde bulunduğumuz süreç, uzun soluklu bir kriz yönetimi gerektirir. Kriz yönetiminde, bilimsel temelde kararlar almak, hızla uygulamaya koymak ve halkla iyi bir iletişim kurmak esastır. Bunlardan herhangi biri eksikse, güven kaybı oluşur... Güvensizlik ise kaos ortamı yaratır...Şimdi içinde bulunduğumuz duruma bakacak olursak, yapılan çalışmalardaki eksiklik veya gecikme, ( sağlık alt yapısının ne durumda olduğu ile ilgili doyurucu açıklama henüz yapılmamış olması)  alınan tedbirlerle ilgili doğru ve zamanında bilgilendirme yapılmaması, yetkili ağızların çelişkili açıklamaları, sıklıkla karar değiştirmeleri, doğru ve sağlıklı bilgilendirme olduğuna dair kuşkuları artırmakta; bu da halkımızda panik ve korkuya sebebiyet vermektedir. O nedenle içinde bulunduğumuz bu sürecin uzun soluklu olduğu gerçeğinden hareketle bundan sonra "bilimin üstünlüğü" prensibi ile kararların alınmasını bir kez daha dile getirmek istiyorum. Bugünkü uygulamalara baktığımızda bu prensibin gözardı edildiği aşikardır. Halkımızı panik ve korkuya sevketmeden, güven yaratarak bu süreci sağlıklı bir şekilde  yönetmek mümkün... Yapılması gerekenlerle ilgili daha geniş açıklamalarımı kamuoyuyla daha önce paylaşmıştım...

FİKRİ ATAOĞLU
DP GENEL BAŞKANI

Pandemi sonrası açılım, bütün dünyanın yaptığı bir uygulama.
Küresel dünyanın uğradığı karantina sürecinin ertesinde, en gelişmiş ülkelerde bile sancılı bir geçiş olan Açılım Süreci, ciddi bir yol haritası ve planlama çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Bununla birlikte KKTC Hükümeti’nin açılıma dair karar ve politikalarını onaylamak veya güvenmek maalesef ki mümkün değil.
Hiçbir vizyon ve planlamaya dayanmayan açılım süreci, halkın Hükümete duyduğu güvensizlik nedeniyle istenilen ve arzu edilen noktada ilerleyemiyor.
İcra yeteneğini kaybetmiş UBP-HP Hükümeti’ne liderlik eden parti başkanlarının Cumhurbaşkanı adaylıklarından başka bir derdi olmadığı görüşü de, halkta varolan son derece ciddi bir şüphe.
 Sosyal medyaya göre politika oluşturan Hükümetin, alınan veya alınacak her kararda bu popülist yaklaşımın ipuçları gözlemlenmektedir.
Bunun yanı sıra, Hükümet popülist yaklaşımlara sırtını dayayarak politika oluşturmaya çalıştıkça halkta ve sektörlerde ciddi bir güven bunalımı doğmuştur.
 Öyle ki, halk Hükümet edenlerin her sözünü şüphe ve şaibe ile karşılarken, özellikle küçük ve orta ölçek işletmeler, turizm sektörü ve üniversiteler neredeyse iflas eşiğine gelmiştir.
Temmuz ve Ağustos aylarında ise, bu uygulamaların bir sonucu olarak ciddi bir sosyo-ekonomik patlamalara tanık olacağımız endişesini taşıyoruz.
Bununla birlikte, Devletin organize etme yeteneğini sıfırlayan Hükümet sebebi ile başlayan uçak seferlerine rağmen, ülkemize gelmeyi düşünen turistler birer birer vazgeçmektedirler.
İşin özü, Hükümetin izlemekte olduğu açılım politikaları maalesef ki akıl ve izandan yoksun, plan ve stratejiden nasibini almamış yaklaşımlar içermektedir.
Ve bu yaklaşımlar halkımızda güven bunalımını doğururken, sektörlerimizde de iflaslara sebep olabilecek boyutlara varmaktadır.

CEMAL ÖZYİĞİT
TDP GENEL BAŞKANI

 UBP-HP Hükümeti tüm uyarılara rağmen, bilim insanlarının da görüşlerini hiçe sayarak bir karar almış ve ısrarla 1 Temmuz’da ülkeye karantinasız giriş uygulamasını başlatmıştır. Nitekim korkulan oldu ve dün gece yarısından itibaren başlayan gelişler sonrasında ortaya çıkan olay ve gelişmelerle tüm toplumun sağlığı riske atıldı.
Pandemi Hastanesini bitirmeyen ve sağlık altyapısını güçlendirmeyen hükümet, yeterli denetimleri de yapmayarak toplum sağlığını riske atmıştır. 
Dün akşam adaya gelen yolculardan PCR testi istenmediği, bizzat gelen bazı yolcular tarafından açıklandı. Ayrıca gelen bazı kişilerin ev ve otel karantinası yerine sokakta dolaştığı, hatta toplu alanlara gittikleri görüntülerle ortaya çıkmıştır.
“Hükümet bu denetimlerin yapılamayacağını bilmiyor muydu? Daha önce denenmiş ve olamayacağı ortaya çıkan bir durumda ısrar etmek tüm toplumun sağlığını riske atmak değil midir?
Şunu da açıkça belirtmek isterim ki, TDP ülkeye gelişlere karşı değildir. Ancak ülke kategorileri DSÖ’nün ortaya koyduğu kriterlere göre olmalı. Bu çerçevede de ülkemize ister kara, isterse hava ve deniz limanlarından kim gelirse gelsin, herkese ayni kriterler uygulanmalıdır.

ÖZLEM GÜRKUT
KTTB BAŞKANI

Sürecin tüm dünya gibi bizim ülkemiz için de zor ve olağanüstü olduğu ortadadır. Bugüne kadar hiç bilmediğimiz bir hastalıkla hep birlikte mücadele ve halkımızın gösterdiği uyum ve özveri sayesinde geldik.
Bizim ülkemizin zayıf ekonomisi, insan trafiğine en çok da turizme dayalı gelirlerinin de farkında olarak daha fazla kapalı kalmamızın da ciddi ve onarılmaz yaralar açacağının farkındayız. Diğer yandan açılma ile ülkemizde yeniden COVID-19 vakalarının görülebileceği de bir gerçektir. Ancak bilimsel veriler bu virüsün toplumların 67’si hastalığa karşı bağışık hale gelene kadar hız kesmeyeceğini de göstermektedir. Bu nedenledir ki virüsle yaşamayı öğrenmek ve gerekli şartları oluşturmak en akıllı çıkış yolu olarak gözükmektedir.
Pandemi sadece bir sağlık sorunu olmanın ötesinde tüm sektörleri ilgilendiren etkiler yarattığından koordinasyonu sağlayarak multidisipliner bir yaklaşımla yönetilmesi gerekmektedir.
Açılma ile her ne önlem alırsak alalım bir miktar riski karşılamaya hazırlıklı olmamız gerekmektedir. Karşılanabilir bir riski göze alırken en önemli önşart ise sağlık alanında COVID-19 vakalarımız için ek bir kapasite yaratmış ve organizasyonu tamamlamış olmamızdı.
Bizim sağlık sistemimiz pandemiden önce de artan nüfus ve yaşanan ekonomik sorunlarla artan talep karşısında zaten belli noktalarda yetersizlik içinde idi. Bu nedenle ciddi bir ek kapasite (yatak, yoğun bakım olanağı, cihaz, ilaç, test kapasitesi ve personel) yaratmak özellikle gerekliydi.
Sağlıktaki hazırlıklar tamamlanmadan açılmaya gittiğimiz için Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği olarak endişelerimizi ve uyarılarımızı tekrar tekrar dile getiriyoruz.
KTTB, sağlık alanındaki yatak ve yoğun bakım kapasitesinin artırılmasına, sağlık personeline dair organizasyonun oluşturulmasına, ihtiyaç duyulan ek sağlık personelinin göreve alınıp, eğitimlerin tamamlanmasına, kişisel koruyucu ekipmanların yanı sıra hastaların tanı, bakım ve tedavisinde ihtiyaç duyulacak ilaç, malzeme ve cihazların tamamlanmasına, temaslı takip programı ve ekiplerinin tamamlanıp geliştirilmesine, test kiti sayısının ve kapasitesinin ihtiyacı karşılayacak şekilde artırılmasına olanak sağlayacak bir sürenin daha kazanılması ve çalışmaların derhal başlatılması amacı ile 1 Temmuz 2020 itibarı ile yürürlüğe giren ve ülkemize yüksek riskli ülkelerden karantinasız olarak giriş yapılabilmesine olanak sağlayacak Bakanlar Kurulu kararlarının iptali ve yürütmenin durdurulması talebi ile 29 Haziran 2020 tarihinde Yüksek İdare Mahkemesi’nde dava dosyalamıştır.
Açılma sürecinde alınması gereken kamusal ve toplumsal tedbirlerin yanı sıra bireysel tedbirler de çok önemlidir.
Hepimizin bulunduğumuz ortamlarda maske-fiziki mesafe ve hijyen kurallarına titizlikle uymamız hepimizin sağlığı açısından çok önemlidir. Bunun gibi hastalık için risk grubundaki bireylerin korunması da hepimizin dikkat etmesi gereken bir başka konudur.

TURGAY DENİZ
KTTO BAŞKANI

Ne yazık ki gözlemlerim, gerek yurttaşlarımızın, gerekse işletmelerimizin ilan edilmiş sağlık önlemlerine yeterince uymadıkları şeklindedir. Bu önlemlerin uygulanıp uygulanmadığını denetleyen de bulunmamaktadır. Gelinen aşamada, yurt içinde yaşamımızı sürdürürken almamız gereken Covid-19 önlemlerinin hatırlanması, hatırlatılması ve bu önlemlere uyulmasını sağlayacak denetim mekanizmasının devreye konulması gerekmektedir.

DİLEK YAVUZ YANIK
BÜYÜKELÇİ/MÜŞAVİR

Sayın Sağlık Bakanı bir süre önce endişeli ve korkuyor olduğunu ifade etmiş ancak korkusunun altını doldurmamıştı..
Otoritenin korktuğu bir noktada halkın endişe ve korkusu katlanarak artar..
Mart ayından bu yana, açılımın doğal olarak gerçekleşeceğini bile bile hepimizin içini biraz olsun rahatlatacak ve endişeleri az da olsa giderecek ne önlemler alındığını halâ tam olarak bilmiyoruz..Somut ve sayısal temelde verilere ihtiyacımız vardır..Sağlık alanında Covid19 için çalışacak olanların sayısı ve olanakları güçlendirildi mi ? PCR testlerini yapmaya ehil kaç sağlık çalışanı var? Pozitif vaka görülmesi durumunda temas takip yöntemi nedir? Yoğun bakım imkanları geliştirildi açıklaması daha somut şekle sokulabilir mi? Kaç ventilatör  var?
Bu ve endişeye neden olan benzeri sorulara tatmin edici yanıtlar verilmediği sürece halkın paniği artacak ve yönetime inancı ve güveni iyice kaybolacak.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.