Atakom
Serena
girne belediyse
MERIT
Dilek Orhan
Köşe Yazarı
Dilek Orhan
 

ZİRVEDEKİ ADAM

KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, COVİD19’un tahribatlarına ve hep soğuk kalmasını dilediğim uluslararası gerginliklere odaklandığımız içinde bulunduğumuz dönemde; gerçek bir yaşam öyküsü anlatacağım. Sonuna kadar okumanızı dilerim.  Hayat herkesin payına düşen bir serüven. Bu serüvende dibi de zirveyi de görenler olduğu gibi dipte gelip, dipte gidenler, zirvede gelip, zirvede gidenler de vardır. Hangisi olursa olsun, mutlaka ve mutlaka bir hikayesi vardır her hayatın. Hayat hikayesi ile köşemin konuğu olarak seçtiğim sevgili Mehmet Emin Yanık’ı tesadüfen seçmedim. Bunu yazının sonunda anlayacaksınız. ÖNCE BOYU İLE ZİRVEYE ÇIKMIŞ Tekel işçisi bir babanın altı çocuğundan biri olarak, zorlu bir dünyaya gözünü açmış. Ankara’daki okul yıllarında, sadece yağmurlu günlerde dolmuşa binip, diğer günler masraf olmasın diye yürümüş. Sevgi ve görgünün hakim olduğu bir ailede büyümesi ve zorluklar mücadeleci yanını demir gibi güçlendirmiş. Genç bir delikanlı olduğunda zirveyi ilk 1.97 boyu ile keşfetmiş. ŞAPKALI ADAM Azmi onu hep yukarılara taşırken, kendini Fenerbahçe Klübü Restoranı’nı ve Moda İskele’sinin işletmecisi noktasına taşımış. 7 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevde ŞAPKALI ADAM olarak tanınmış. 5000 kişiye hizmet veren, 175 şefi ve 300 garsonu olan bu tesiste dokunmadığı iş olmadığı gibi dokunmadığı insan da kalmamış. KURTLAR VADİSİ’NİN RUS BARONU Yine o dönemlerde, Türkiye'ye askeri alanda katkıda bulunacak teknolojiler getirmek üzere önemli çalışmalara imza atmış. Türk-Rus Askeri İşbirliği Komitesi'ne üye sıfatıyla defalarca katılmış. Yakın arkadaşı Osman Sınav’ın ısrarları ile kendisini bir anda bir dönemin en çok izlenilen dizilerinden biri olan Kurtlar Vadisi’nin Rus Baronu olarak bulmuş. Kendi ifadesiyle de Rusya deneyimleri sayesinde hiç zorlanmamış bu rolde.. RUS BARONUN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ GECE YENİDEN DOĞMUŞ 12’nci bölümün sonunda, smokini üzerindeyken bir gemide öldürülmüş Rus Baron. Ne okuduysa o gece olmuş. Çekimin bittiği saat sabaha karşıymış ve o gece Kadir Gecesi imiş. Mehmet Emin Yanık kendini bir anda üzerinde smokini ile Eyüp Sultan Camisi’nde namaz kılarken bulmuş. Dizideki ölümü, o sabah bir anlamda transa geçiş ve hayata bakışının değiştiği yeniden doğuşu olmuş. VER ELİNİ KIBRIS Kulüp işlettiği yıllarda tanıştığı, ünlü bir markada yöneticilik yapan ve yeni atlattığı kanser hastalığının yarattığı farkındalıklarla Asuman Ünal ile ortak yaşam kararı almışlar. İstanbul’u ve materyalist dünyayı geride bırakıp, “ver elini Kıbrıs” demişler. Girne’de aldıkları evin her santimetre karesini, bahçesi ile birlikte el ele cennete çevirmişler. Asuman kanseri unutacak kadar iyileşmiş, onlar yeni hayatlarını her anın tadını dostlukla, sevgiyle ve aşkla keyifle yaşamaya başlamışlar. Tam da bu noktada yollarımız kesişti komşu olarak, bu iki güzel canı tanıma ve çok sevme fırsatını buldum. Sevgili Sibel Tatar ile birlikte hazırlayıp, sunduğumuz “Mutfağın Dili Olsa” da konuk olarak ağırlayıp, hayatlarını dinledik. O programda komşumuzun, her sabah evinin yakınında ki Karaoğlanoğlu Mezarlığı’na gittiğini, etrafı temizlediğini, orada geçirdiği zamanların inziva olduğunu ve huzur bulduğunu öğrendim. Programda ünlü bir iş adamını, Rus baronu değil, adeta bir dervişi konuk ediyorduk. Konuk "her şeyi seviyorum ben, sevgi benim için çok önemli, hak eden insanları, çiçeği, böceği, taşı, toprağı sevmek beni mutlu ediyor, ruhumu okşuyor." diyordu. Asuman’ı mutlu etmek için usta bir aşçı olduğunu, evde tükettikleri zahterden, pekmeze, içkiden, zeytine, organik reçellerden, zeytinyağına uzanan geniş bir yelpazedeki tüm ürünlerin kendi elinden çıktığını anlatıyordu. Biz de o harika lezzetleri halen tatmanın keyfini yaşıyoruz. “ZİRVEDEKİ ADAMA ZİRVEDEKİ HASTALIK YAKIŞIR” İki yıl önce biz, Asuman ve Mehmet Emin’ i Yunan adalarına tatile uğurladık. Uzun bir süre ne bir paylaşım, ne bir haber alamayınca Asuman’ı aradım. Sesi her zaman şarkı söyleyen Asuman’ın sesi ağlıyordu. Adalara yola çıkacakları gün Mehmet Emin’in sancılanarak hastaneye gittiğini, yapılan tetkikler sonucu pankreas kanseri teşhisi konduğunu ve kendilerine doktorun 15 günlük bir ömürden bahsettiğini, buna rağmen önce insan olmayı beceremeyen bir doktor tarafından acil ameliyata alındığını, hiç bir işlem yapılamadan, üstelik pankreası kesilerle bırakılarak ameliyatın sonlandırıldığını öğreniyordum. Derin bir şok yaşarken, Mehmet Emin telefonu aldı “ sarı şeker, zirvedeki adama, zirvedeki hastalık, yakışır, sen sakın üzülme yola devam” diyerek, kahkahalarla telefonu kapattı.. PES ETMEK Mİ?? O DA NE!! Mehmet Emin, en çok aşkı Asuman için kararlıydı pes etmemeye. İstanbul’da yüzde beş başarı oranı verilen ve neredeyse tüm iç organlarının önemli bir bölümünün alındığı 14 saatlik bir ameliyata girdi. Sabah yoğun bakımda yanına gelen hemşirenin onu odada turlarken gördüğündeki şoku hala anlatır. Bunun üzerinden epey zaman geçti. Onun hiç hasta gibi davrandığını görmedik. 33 saatlik kemoterapiden sonra yağmurda yürüyerek, bana bahçesinden güller getirdiğini de görmüşlüğüm var. BUGÜN NEDEN BU YAZI MI?? Sabah bu iki güzel canın hazırladığı olağanüstü bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra kemoterapi haplarını içti ve hemen akabinde “bak sarı şeker, bu harnup pekmezini de ben yaptım” diye kahkahalar attı. Doktorların çok ağır ağrı ve acılarını gidermek için verdiği ilaçları içmiyor, aşkının, dostlarının ve doğanın sevgisini, hayatın içinde kalmayı seçiyor. Şikayet ve şükrün olmadığı yere mucizeler uğramazmış. Yaşadığın her an bir armağanmış. İşte bu yazı Zirvedeki Adamın bize öğrettiklerine teşekkür için yazılmıştır. Hep böyle kal ve mucizelerle bizi şaşırtmaya devam et ZİRVEDEKİ DERVİŞ. Sevgi, şifadır sevgiyle kalın.
Ekleme Tarihi: 08 Ekim 2020 - Perşembe

ZİRVEDEKİ ADAM

KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, COVİD19’un tahribatlarına ve hep soğuk kalmasını dilediğim uluslararası gerginliklere odaklandığımız içinde bulunduğumuz dönemde; gerçek bir yaşam öyküsü anlatacağım. Sonuna kadar okumanızı dilerim. 

Hayat herkesin payına düşen bir serüven. Bu serüvende dibi de zirveyi de görenler olduğu gibi dipte gelip, dipte gidenler, zirvede gelip, zirvede gidenler de vardır. Hangisi olursa olsun, mutlaka ve mutlaka bir hikayesi vardır her hayatın. Hayat hikayesi ile köşemin konuğu olarak seçtiğim sevgili Mehmet Emin Yanık’ı tesadüfen seçmedim. Bunu yazının sonunda anlayacaksınız.

ÖNCE BOYU İLE ZİRVEYE ÇIKMIŞ

Tekel işçisi bir babanın altı çocuğundan biri olarak, zorlu bir dünyaya gözünü açmış. Ankara’daki okul yıllarında, sadece yağmurlu günlerde dolmuşa binip, diğer günler masraf olmasın diye yürümüş. Sevgi ve görgünün hakim olduğu bir ailede büyümesi ve zorluklar mücadeleci yanını demir gibi güçlendirmiş. Genç bir delikanlı olduğunda zirveyi ilk 1.97 boyu ile keşfetmiş.

ŞAPKALI ADAM

Azmi onu hep yukarılara taşırken, kendini Fenerbahçe Klübü Restoranı’nı ve Moda İskele’sinin işletmecisi noktasına taşımış. 7 yıl boyunca sürdürdüğü bu görevde ŞAPKALI ADAM olarak tanınmış. 5000 kişiye hizmet veren, 175 şefi ve 300 garsonu olan bu tesiste dokunmadığı iş olmadığı gibi dokunmadığı insan da kalmamış.

KURTLAR VADİSİ’NİN RUS BARONU

Yine o dönemlerde, Türkiye'ye askeri alanda katkıda bulunacak teknolojiler getirmek üzere önemli çalışmalara imza atmış. Türk-Rus Askeri İşbirliği Komitesi'ne üye sıfatıyla defalarca katılmış. Yakın arkadaşı Osman Sınav’ın ısrarları ile kendisini bir anda bir dönemin en çok izlenilen dizilerinden biri olan Kurtlar Vadisi’nin Rus Baronu olarak bulmuş. Kendi ifadesiyle de Rusya deneyimleri sayesinde hiç zorlanmamış bu rolde..

RUS BARONUN ÖLDÜRÜLDÜĞÜ GECE YENİDEN DOĞMUŞ

12’nci bölümün sonunda, smokini üzerindeyken bir gemide öldürülmüş Rus Baron. Ne okuduysa o gece olmuş. Çekimin bittiği saat sabaha karşıymış ve o gece Kadir Gecesi imiş. Mehmet Emin Yanık kendini bir anda üzerinde smokini ile Eyüp Sultan Camisi’nde namaz kılarken bulmuş. Dizideki ölümü, o sabah bir anlamda transa geçiş ve hayata bakışının değiştiği yeniden doğuşu olmuş.

VER ELİNİ KIBRIS

Kulüp işlettiği yıllarda tanıştığı, ünlü bir markada yöneticilik yapan ve yeni atlattığı kanser hastalığının yarattığı farkındalıklarla Asuman Ünal ile ortak yaşam kararı almışlar. İstanbul’u ve materyalist dünyayı geride bırakıp, “ver elini Kıbrıs” demişler. Girne’de aldıkları evin her santimetre karesini, bahçesi ile birlikte el ele cennete çevirmişler. Asuman kanseri unutacak kadar iyileşmiş, onlar yeni hayatlarını her anın tadını dostlukla, sevgiyle ve aşkla keyifle yaşamaya başlamışlar. Tam da bu noktada yollarımız kesişti komşu olarak, bu iki güzel canı tanıma ve çok sevme fırsatını buldum. Sevgili Sibel Tatar ile birlikte hazırlayıp, sunduğumuz “Mutfağın Dili Olsa” da konuk olarak ağırlayıp, hayatlarını dinledik. O programda komşumuzun, her sabah evinin yakınında ki Karaoğlanoğlu Mezarlığı’na gittiğini, etrafı temizlediğini, orada geçirdiği zamanların inziva olduğunu ve huzur bulduğunu öğrendim. Programda ünlü bir iş adamını, Rus baronu değil, adeta bir dervişi konuk ediyorduk. Konuk "her şeyi seviyorum ben, sevgi benim için çok önemli, hak eden insanları, çiçeği, böceği, taşı, toprağı sevmek beni mutlu ediyor, ruhumu okşuyor." diyordu. Asuman’ı mutlu etmek için usta bir aşçı olduğunu, evde tükettikleri zahterden, pekmeze, içkiden, zeytine, organik reçellerden, zeytinyağına uzanan geniş bir yelpazedeki tüm ürünlerin kendi elinden çıktığını anlatıyordu. Biz de o harika lezzetleri halen tatmanın keyfini yaşıyoruz.

“ZİRVEDEKİ ADAMA ZİRVEDEKİ HASTALIK YAKIŞIR”

İki yıl önce biz, Asuman ve Mehmet Emin’ i Yunan adalarına tatile uğurladık. Uzun bir süre ne bir paylaşım, ne bir haber alamayınca Asuman’ı aradım. Sesi her zaman şarkı söyleyen Asuman’ın sesi ağlıyordu. Adalara yola çıkacakları gün Mehmet Emin’in sancılanarak hastaneye gittiğini, yapılan tetkikler sonucu pankreas kanseri teşhisi konduğunu ve kendilerine doktorun 15 günlük bir ömürden bahsettiğini, buna rağmen önce insan olmayı beceremeyen bir doktor tarafından acil ameliyata alındığını, hiç bir işlem yapılamadan, üstelik pankreası kesilerle bırakılarak ameliyatın sonlandırıldığını öğreniyordum. Derin bir şok yaşarken, Mehmet Emin telefonu aldı “ sarı şeker, zirvedeki adama, zirvedeki hastalık, yakışır, sen sakın üzülme yola devam” diyerek, kahkahalarla telefonu kapattı..

PES ETMEK Mİ?? O DA NE!!

Mehmet Emin, en çok aşkı Asuman için kararlıydı pes etmemeye. İstanbul’da yüzde beş başarı oranı verilen ve neredeyse tüm iç organlarının önemli bir bölümünün alındığı 14 saatlik bir ameliyata girdi. Sabah yoğun bakımda yanına gelen hemşirenin onu odada turlarken gördüğündeki şoku hala anlatır. Bunun üzerinden epey zaman geçti. Onun hiç hasta gibi davrandığını görmedik. 33 saatlik kemoterapiden sonra yağmurda yürüyerek, bana bahçesinden güller getirdiğini de görmüşlüğüm var.

BUGÜN NEDEN BU YAZI MI??

Sabah bu iki güzel canın hazırladığı olağanüstü bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra kemoterapi haplarını içti ve hemen akabinde “bak sarı şeker, bu harnup pekmezini de ben yaptım” diye kahkahalar attı. Doktorların çok ağır ağrı ve acılarını gidermek için verdiği ilaçları içmiyor, aşkının, dostlarının ve doğanın sevgisini, hayatın içinde kalmayı seçiyor.

Şikayet ve şükrün olmadığı yere mucizeler uğramazmış. Yaşadığın her an bir armağanmış. İşte bu yazı Zirvedeki Adamın bize öğrettiklerine teşekkür için yazılmıştır.
Hep böyle kal ve mucizelerle bizi şaşırtmaya devam et ZİRVEDEKİ DERVİŞ.

Sevgi, şifadır sevgiyle kalın.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve zirvekibris.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.